AMERİKA

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ABD'nin Türkiye'de özel operasyon üsleri oluşturmak istediği yönündeki haberleri yalanladı. Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde yer alan iddiaya yönelik bir yalanlama da Pentagon Sözcüsü John Kirby'den geldi.


 

Kirby, ''Türkiye'de ilave Amerikan askerlerinin konuşlandırılacağına dair haberler gerçeği yansıtmıyor. Türk hükümetiyle bu yönde bir görüşmemiz olmadı'' dedi.

Türkiye'nin önemli bir NATO müttefiki olduğunu vurgulayan Kirby, ''ABD ordusu, en yakın müttefiklerimizden biri ve NATO ortağımız Türkiye'nin silahlı kuvvetleriyle yakın ilişkilerimize çok değer veriyor'' diye konuştu.

Pentagon'dan bir yetkili de AA muhabirine yaptığı açıklamada, WSJ gazetesinde çıkan haberle ilgili herhangi bir bilginin kendilerine ulaşmadığını belirterek, iddiayı yalanlamıştı. Yetkili, böyle bir üssün inşası için Türk hükümetinin izninin gerekli olduğunu kaydetmişti.


AA

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Fransa Senatosunda kabul edilen Ermeni yasasıyla ilgili olarak, ‘‘Biz, ifadelerin suç sayıldığı bir yoldan asla yürümeyeceğiz. Ne kadar korkunç bir olay olursa olsun, ne kadar yüksek derecede hassasiyetleri temsil ederse etsin, tarihsel konuları çözmek için hükümet gücünü kullanmaya çalışmak, bana göre çok tehlikeli bir kapıyı açar‘‘ dedi.

Clinton, ABD Dışişleri Bakanlığı personeliyle katıldığı bir toplantıda bir katılımcının, ‘‘Fransa Senatosunun 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa teklifini kabul etmesini hatırlatarak, ABD‘nin bu olayları neden ‘soykırım‘ olarak kabul etmediği‘‘ şeklindeki sorusunu yanıtladı. Soruya yanıtına, ‘‘Bizim en büyük güçlerimizden biri, ifadeleri suç kapsamına sokmamamız. İnsanlar bu ülkede istedikleri hemen hemen her şeyi söyleyebilir ve yapabilirler‘‘ diyerek başlayan Clinton‘ın bu sözleri katılımcılardan alkış aldı. Clinton, şöyle devam etti: ‘‘Fransa gibi yakın dost ve müttefiklerimiz dahil olmak üzere diğer ülkelerin farklı standartları, tarihleri olabilir.

Ama biz, ifadelerin suç sayıldığı bir yoldan asla yürümeyeceğiz. Sanırım bu konunun her zaman, siyasi olmaktan çok tarihsel bir tartışma konusu olarak görüldüğünü söylemek adil olur, ki doğrusu da bu. Bence ABD hükümetinin sergilemesi gereken duruş bu olmalı, çünkü ne kadar korkunç bir olay olursa olsun, ne kadar yüksek derecede hassasiyetleri temsil ederse etsin, tarihsel konuları çözmek için hükümet gücünü kullanmaya çalışmak, bana göre çok tehlikeli bir kapıyı açar.‘‘ Konunun taşıdığı hassasiyetin farkında olduğunu ifade eden Clinton, ‘‘Ancak, fikirlerin serbest dolaşımı, akademik camia ve geçmişe göre şimdi çok daha gelişmiş düzeyde olan iletişimin serbest mimarisinin, bu tür tartışmalar için doğru forum olduğu kanısındayım ve bu meselenin de bu yolla çözüleceğini umuyorum‘‘ diye konuştu.

Clinton ayrıca, ‘‘Nihayetinde insanların kararlarını kendilerinin vereceğini ve buna saygı gösterilmesi gerektiğini‘‘ belirterek, ‘‘Ancak herhangi bir tartışmalı tarihsel çekişmenin hangi tarafında olurlarsa olsunlar, herkesi fikir diyaloğuna girmeye teşvik etmeliyiz. Kanıt toplayın, tezlerinizi ortaya koyun ve diyaloğa istekli olun. Bu konuda da böyle olması gerektiğini düşünüyorum‘‘ dedi. Clinton‘ın bu son sözleri yine katılımcılardan alkış aldı.




 














 

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
Las Vegas’ta kumarhane işleten İsrail yanlısı aşırı sağcı görüşleriyle tanınan Sheldon Adelson, Cumhuriyetçi Parti’nin favori başkan adaylarından Newt Gingrich’e Ocak ayındaki 5 milyonluk bağışının ardından 5 milyon dolar daha destek verdi. ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin Kasım ayında başkan adayı olmak için yarışan dört isim, Florida’da yapılacak ön seçimden evvel eyaletteki ilk televizyon münazarasına çıkarken, iki hafta önce 5 milyon dolar bağış yaparak Iowa yenilgisinden sonra yere serilen Newt Gingrich’i dirilten Las Vegas kumarhanecisi Sheldon Adelson, Gingrich’i destekleyen PAC’e (Politik Eylem Komitesi) karısı Miriam adına 5 milyon dolar daha bağışta bulundu. Böylece Adelson’ın Gingrich’e desteği 10 milyon doları buldu.


YOLU MAHKEME AÇTI

2010’da ABD Yüksek Mahkemesi’nin aldığı bir kararla, şirketlerin de bireyler gibi istedikleri aday için politik kampanya düzenleyebileceği ve bunun için bir limit olmadığına karar verilince PAC’lerin siyasetteki ağırlığı arttı. Ve 2010 ara seçimlerinde bu sayede Amerikan tarihinin reklam bütçesi rekorunun kırılmasından beri, mahkeme kararı arada bir ilişki olmasını yasaklasa da kampanyalar dolaylı yoldan PAC’lerin kontrolüne girdi.

AŞIRI SAĞCI

Karısı Miriam Adelson ile Newt Gingrich’i destekleyen “Geleceğimizi Kazanmak” adlı PAC’e bağışta bulunan Sheldon Adelson (79), ülkenin en esrarengiz işadamlarından. 23 milyar dolarlık kişisel serveti olan Adelson’ın kendini “Dünyanın en zengin Yahudisi” olarak tanıttığı biliniyor. Ancak Las Vegas’ta kumarhanesi, İsrail’de bedava dağıtılan ve kısa sürede ülkenin en çok okunan yayını haline gelen bir gazetesi olan Adelson, basınla kesinlikle konuşmuyor. İsrail yanlısı aşırı sağ görüşleri olan Adelson’ın, Filistinliler için “icat edilmiş ulus” diyen ve İran konusunda sertlik yanlısı politikalar savunan Gingrich’in düşüncelerini de asıl etkileyen kişi olduğu yorumları yapılıyor.

ZENGİN AMA AZ VERGİ ÖDÜYOR

Mitt Romney, Güney Carolina’yı kaybetmesinin ardından, vergi beyannamesini yayınlamama inadından vazgeçti ve dün son iki yıla ait vergi kayıtlarını sonunda açıkladı. Buna göre Romney; 2010’da 21.7 milyon dolar, 2011’de de 20.9 milyon dolar gelir etti. Ancak İsviçre’de hesapları olduğu, Cayman Adaları’ndan Bermuda’da ve dünyada vergi cenneti sayılan birçok yerde şirket açtığı görülen Romney’nin, gelirinin yüzde 35’ini vergi olarak ödeyen Amerikalı ortalama vatandaşın aksine, zenginlerin vergi avantajından yararlanarak 2011’de yüzde 15.4, 2010’da da sadece yüzde 13.9 oranında vergi verdiği anlaşıldı. Obamaların vergi oranı yüzde 26.4. Öte yandan, yaklaşık 250 milyon dolar kişisel servetiyle Amerikan tarihinin en zengin başkan aday adaylarından biri olan Romney’nin görece az vergi ödemesi nedeniyle seçim kampanyasında hedef olması bekleniyor.

BAĞIŞ SİSTEMİ NASIL İŞLİYOR

ABD Yüksek Mahkemesi’nin kararına göre şirketler herhangi bir Politik Eylem Komitesi’ne (PAC) istediği kadar para yatırabiliyor. Arkalarındaki şirket desteği nedeniyle “süper PAC” denilen bu organizasyonlar da sonra parayı istedikleri aday için, o adayın kampanyasıyla bir ilişki içinde olmamak şartıyla sınırsız şekilde harcayabiliyor. Böylece bireylerden bağış toplarken 2 bin 500 dolarla sınırlı olan seçim kampanyaları, PAC’ler sayesinde hiçbir sınırlamayla karşılaşmıyor.TOLGA TANIS, HURRIYET

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive

Cumhuriyetçi Parti‘nin Güney Karolina‘da yapılan ön seçimini ABD Temsilciler Meclisi eski başkanı Newt Gingrich‘in açık farkla kazanmasından sonra gözler Florida‘ya çevrildi. Cumhuriyetçi başkan aday adayları akşam açık oturumda biraraya gelirken son kamuoyu yoklamaları Gingrich‘in önde gittiğini gösteriyor. Şimdiye kadar yapılan iki önseçimden ikisini Massachusetts valisi Mitt Romney‘in kazandığı sanılıyordu. Ancak Iowa‘da oyların yeniden sayılması önseçimi Romney değil eski Pennsylvania senatörü Rick Santorum‘un kazandığını ortaya koydu.


Böylece bugüne kadar üç eyaletde yapılan ön seçimlerinden her birini üç ayrı Cumhuriyetçi aday kazandı. Gingrich, Güney Karolina‘da oyların yüzde 40‘ını alırken daha bir hafta önce seçimi kolayca kazanması beklenen eski Massachusetts valisi Mitt Romney yüzde 28 oy toplayabildi. Milyoner bir yatırımcı olan Mitt Romney‘in son günlerde yaptığı bazı gaflar ve olağanüstü servetine rağmen en düşük dilimden (%15) vergi verdiğinin anlaşılması kendisine puan kaybettirdi. Güney Karolina‘da eski Pennyslvania senatörü Rick Santorium oyların yüzde 17‘ini alarak üçüncü gelirken Teksas milletvekili Ron Paul yüzde 13 oranında oy toplayarak sonuncu geldi. 31 Ocak‘ta yapılacak Florida önseçiminin son derece çekişmeli geçmesi bekleniyor. Cumhuriyetçi Parti‘nin önümüzdeki aylarda kesinleşecek başkan adayı, Kasım‘da, Demokrat Parti'nin ikinci dönem adayı Başkan Barack Obama'yla yarışacak. (Voa News)

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive

ABD Başkanı Obama, güven bağı kurduğu beş lider arasında Başbakan Erdoğan'ın ismini de saydı. Time dergisine verdiği röportajında Obama, Erdoğan'la yakın çalışma ilişkisi bulunduğunu ve bu sayede pek çok işi başardıklarını söyledi. Amerikan Time dergisine bir röportaj veren ABD Başkanı Barack Obama, dış politikada arkadaşlık ilişkisi ve güven bağı kurduğu liderler arasında Başbakan Tayyip Erdoğan'ı da saydı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak ve İngiltere Başbakanı David Cameron'u en güvendiği beş lider arasında sayan Obama, "Beni onlara sorabilirsiniz" dedi.




YAKIN ARKADAŞIZ
Gazeteci Fareed Zakaria'ya konuşan Obama, "Sizin dış politikada çok soğuk olduğunuz, liderlerle arkadaşlık kurmadığınıza dair iddialar var" sorusuna şu cevabı verdi: "Önceki yönetimlerde yer almadığım için eski Amerikan başkanlarıyla dünya liderlerinin ilişkilerini bilmiyorum. Ama dünyanın çeşitli bölgelerindeki liderlerle kurduğum arkadaşlık ve güven bağı çok kesin ve bu bizim etkili bir diplomasi yürütmemizin büyük bir parçası. Eğer Angela Merkel, Başbakan Singh, Başbakan Erdoğan, Başkan Lee veya David Cameron'a soracak olursanız, Başkan'a büyük güven ve inanç beslediklerini söyleyecekler. 'Onun dediğine inanıyoruz. Sözlerinde duracağına inanıyoruz. Bizim endişe ve çıkarlarımıza dikkat ediyor' diyecekler. Bu durum, yakın çalışma ilişkisi kurmamızı ve pek çok işi başarmamızı sağladı" dedi.

NETANYAHU VE SARKOZY YOK
Obama'nın, güven bağı oluşturduğu bu isimler arasında İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi göstermemesi ise dikkat çekti. Obama, İran ile ilgili nükleer sorununun bir türlü çözülemediği eleştirilerine karşılık ise "Bunun kolay bir sorun olduğunu söylemek adil değil. Kim aksini söylüyorsa, neden bahsettiğini bilmiyor. Şu görülüyor ki, İran istikrarsız bir bölgede istikrarsız bir dönemde ve iç çatışmaları onların büyük stratejik kararlar almasını daha da güç hale getiriyor. Bununla birlikte bizim amacımız, İran'ın doğru kararlar almasını sağlayacak şekilde baskı oluşturmak" dedi. AA

Facebook

Youtube