Türk Ekranlarını Amerika’ya Taşıyan Adam: Alinur Velidedeoğlu

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 
Direct-From-Home Network, Inc., ya da Türkler arasında yaygın bilinen adıyla DFH, 26 Kasım 1998’de California’dan Show TV ve ATV  kanalı ile yayına başladığında, ABD’de yaşayan Türkler kendilerini ülkelerine ilk kez bu kadar yakın hissetti. 1999 yılında yaşanan ve 30 bin kişinin öldiği İzmit depremini, Amerikalı Türkler DFH’ten öğrendi.  Evlerinde Türkçe konuşmaya hasret kalanlar, televizyonlar sayesinde Türkiye gündemini ve gelişmeleri takip eder oldu.
Ev hanımları artık sabah programlarında Türk kanallara bağlı kalıyordu, beyler haftasonu maçlarını sabırsızlıkla bekliyordu.  Bu hayali gerçek yapan kişi ise hem Türkiye’de hem de Amerika’da başarılı işlere imza atmış, tanınmış iş adamı, reklamcı Alinur Velidedeoğlu. Discovery'nin 2007 yılınca çektiği 8 bölümlük dizisi 'World's Richest People/Dünyanın En Zenginleri'ndeki 32 multimilyoner ve milyarderin arasında yer alan 3 Türk'ten biri.Londra'da yaşayan ve restoranlarıyla ünlü Hüseyin Özer, reklamcı Alinur Velidedeoğlu ve Avustralya'da en büyük cep telefonu bayilerinden birinin sahibi olan ve 2007 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu ölen John İlhan yer alıyordu.
 
Alinur Velidedeoğlu bundan 11 yıl önce bir hayali gerçek yapmak için yola çıktığı zaman yanında Türkiye’de televizyon yayıncılığı alanında yıllarca çalışmış, sektörde deneyimli bir isim olan Hakan Çizem vardı. Aslında bu teklifi Velidedeoğlu’na götüren isim de Hakan Çizem’di. İki arkadaş ABD’de yaşamış, oranın havasını solumuş ve ülkesinden uzakta yaşayan insanların sorunlarından haberdardı. Yurtdışında özellikle de ABD’de yaşayan Türklerin en büyük sıkıntısı ülkeleriyle rahatlıkla iletişim kuramamaktı. Velidedeoğlu, “Hakan’la beraber bu işe girerken bizi en çok heyecanlandıran ve teşvik eden şey ABD’de ya da ülkelerinden uzaklarda yaşayan Türklere bir hizmet verebilme duygusuydu” diyerek bu işe neden soyunduklarını anlatıyor. Sadece ABD değil Amerika Kıtası’nda yani Kanada’da da oldukça fazla sayıda Türk yaşıyor. Burada yaşayan Türklerin en büyük sıkıntısı ise aradaki saat farkından dolayı ülkeleriyle rahat iletişim kuramamak. Türkiye ile ilgili haberler de genelde kulaktan kulağa fısıltı halinde yayılırdı. Deprem mi olmuş, seçim sonuçları mı açıklanmış. Bu bilgilere ulaşmak için sadece telefon kullanılırdı. Tabii arada saat farkı da çok olunca her istenen saatte Türkiye aranamazdı. Hatta Velidedeoğlu çok anlatılan hikayelerden de bahsediyor. Bu hikayeleri futbol fanatikleri iyi bilir. Galatasaray-Fenerbahçe ya da başka bir derbi maçı oyananacak. Aylarca bu maçı bekleyen bir çok futbol taraftarı var. Maç saatinde hemen Türkiye’de yaşayan anneye telefon açılırdı. Telefon hoparlöre bağlanarak televizyonun yayına konulurdu ve en az 20 kişi telefon başında maç dinlerdi. Tabii bunlar 11-12 yıl önce olan olaylar. Velidedeoğlu ABD’de yaşayan Türklerin diğer ülkelere oranla daha farklı bir yerleşim ilişkileri olduğunu da söylüyor.
Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler’de şöyle bir zincir söz konusu; Önce anne baba o ülkeye yerleşir, sonra da çocuklarını yanlarına alırlar. Ama ABD’de durum biraz daha farklı. ABD’ye önce çocuklar geliyor sonra da annelerini babalarını yanlarına alıyorlar. Çocuklar işe gidince lisan bilmeyen anne babanın birkaç gün sonra canı sıkılmaya başlıyor. Çünkü yapacak birşeyleri yok. İşte bu sorunları düşünen iki arkadaş zaten bildikleri bir konuya odaklanarak ABD’de yaşayan Türklerin önünde yepyeni bir sayfa açmak için kolları sıvadılar. DFH yani Direct From Home da böylece hem yayın hayatına hem de Türkler’e merhaba dedi.

BÜTÜN KITAYA YAYIN
Şu anda 24 saat canlı olarak Türkiye’deki televizyon kanallarının en önemlileri artık ekranlarda. Amerika derken de sadece Amerika Birleşik Devletleri’nden değil, Meksika, Karayip Adaları, Hawaii, Kanada, Küba’yı da kastediyoruz. Yani inanılmaz büyük bir alan söz konusu. DFH ilk yayına girdiği zaman sadece iki kanal vardı. İzleyenlerin sayısı arttığı için kanal sayısında da sürekli artış oldu. Her zaman daha iyi hizmet vermek felsefesini benimseyen Velidedeoğlu, işe başlamadan önce de çok iyi araştırmalar yaptıklarını söylüyor. Çünkü 300 milyonluk bir yerde etnik yayın yapmak ve Türkçe lisan konuşanlara ulaşmak çok kolay değil. Bunun için ilk etapta bölgesel araştırmalar yapıldı. Bu araştırmalarda nüfus yoğunluğunun nerelerde olduğu, hangi şehirlerin hangi bölgelerinde daha çok Türk yaşadığını tespit edildi. Bu tespitlerin ardından kurdukları sistemi hayata geçiren iki arkadaş tanıtım faaliyetlerini de bu araştırmalar doğrultusunda gerçekleştirdi. Velidedeoğlu, böylesi işlerin daha çok fısıltıyla yayıldığını söylüyor. “Bir şehre, bir kasabaya veya bir köye bir Türk televizyonu girdiği zaman birden bire yayılmaya başlıyor” diyor Velidedeoğlu. Tanıtım faaliyetlere ise hala devam ediyor. Televizyon evlerde olduğu kadar belli lokallarden de izlenebiliyor. Tabii bu tanıtım açısından ve herkese ulaşabilmek için önemli. Çünkü insanlar ülkeleriyle ilgili bilgi almak için genelde lokallere gidiyor.

Peki DFH şu anda kaç kişiye ulaşıyor? Velidedeoğlu Amerika’da şu anda 400 bin civarında Türk’ün yaşadığını söylüyor. Yani 80 ile 100 bin civarında bir aile söz konusu. Velidedeoğlu bir eve bir televizyon koymanın bir kişiye ulaşmak anlamına gelmediğini söylüyor ve ekliyor “Bizim yapmış olduğumuz hesaplara göre bir aile de yaşayanların sayısı 5 ile 8 kişi arasında değişiyor. Yani bir televizyon 5 ile 8 kişi tarafından izleniyor. Şu anda tahminime göre düzenli olarak seyreden sayısı 80 ile 100 bin arasında bir rakam.” Velidedeoğlu, her yıl değişik isimler altında yapılan teknoloji fuarlarına katıldıklarını ve gelişmeleri yakından takip ettiklerini söylüyor.

“HERKESİN İŞİ DEĞİL”
Yapılan hizmet çok iyi ama bunu parası olan herkes yapabilir mi ve ne gibi zorluklarlar karşılaşıyorsunuz? diye soruyoruz Velidedeoğlu’na. Velidedeoğlu “Parası olan herkes her işe girebilir ama her işi yapamaz” diye söze başlıyor ve devam ediyor “Bu onun bilgisiyle doğru orantılı.” Yani parası olan herkesin yapamayacağı bir iş. Zaten Hakan Çizem televizyonculuktan gelme bir isim, Velidedeoğlu ise Türkiye’deki tanıtım ve medyayı çok iyi biliyor. Velidedeoğlu “Dolayısıyla işi bilen insanlar olarak biz bu işe yatırım yaptık. Yani oradaki bir doktor, bir avukat bir sanayici gibi para koyup bu işe girmedik” diyor. Zaten telekomünikasyon çok zor bir iş. Herhangi bir televizyonun Türkiye’den çıkıp ABD’deki bir insanın evine girmesi için 11 değişik istasyonu yarım saniyede geçmesi gerekiyor. İşte sorunlarda tam da bu noktada başlıyor. Velidedeoğlu “Bizde okyanusun altından geçen devasa kablolar kullanılıyor. Mesela bunlardan birinde arıza oluyor. O zaman yapacak hiçbir şeyiniz yok” diyor. Ya da görüntü bir uydudan diğerine giderken uydulardan birinde bir arıza olması iki saatlik bir yayın durması anlamına geliyor. Velidedeoğlu “Bu durumda yapacak hiçbir şeyiniz yok. Bunları bizi izleyen müşterilerimize anlatmakta bazen çok zorluk çekiyoruz” diyor ve bir örnek daha veriyor “Galatasaray-Fenerbahçe maçı için bir yıl beklemiş ve televizyon karşına oturmuşsun ve birden yayın kesiliyor. Ben de onların yerinde olsam çok sinirlenirim. Ama yapacak hiçbir şey yok.” Fakat bu tip aksaklıklar dışında müşterilerine en iyi hizmeti vermek için teknik ekiplerin ellerinden gelen herşeyi yaptıklarını anlatıyor.

ABD’DEKİ TÜRKLER EĞİTİMLİ
Alinur Velidedeoğlu’na Amerika’da yaşan Türkler hakkında düşündüklerini de soruyoruz. Velidedeoğlu söze Amerika’ya ilk giden Türklerden bahsederek giriyor. “ABD’de ye Türkler ilk 1800 ortalarında 7-8 bin kişilik bir göç halinde gidiyorlar” diyen Velidedeoğlu ilk göç dalgasıyla gidenlerin iş için gittiklerin daha sonra da tamamen Amerikalı olduklarını söylüyor. İkinci dalganın ise 1940’ların ortasında başladığını anlatıyor. Bunlar ise daha çok eğitim amaçlı olarak geliyor. O dönemde Amerika’ya gelen Türklerin yarattığı bir topluluk olduğundan bahsediyor. Hatta Velidedeoğlu da babası o yıllarda ABD’de eğitim aldığını için Michigan’da dünyaya gelmiş. Fakat bu Türklerin büyük bir kısmı daha sonra Türkiye’ye dönmüş. Üçüncü dalganın ise son 10-15 yıldır yaşandığını söylüyor Velidedeoğlu. Üçüncü dalgayı ise genelde eğitim ya da kariyerleri için gelenler oluşturuyor. Velidedeoğlu “Şu anda tahmin ettiğimiz kadarıyla 400 bin civarında Türk yaşıyor Amerika’da. Her yıl da lotary sistemiyle 2-3 bin civarında Türk Amerika’ya kabul ediliyor” diyor. Peki Amerika’da yaşayan Türkler’i nasıl tanımlıyor Velidedeoğlu? “ABD’de yaşayan Türk insanı ile Avrupa’daki Türk toplumu arasında büyük farklılıklar var” diyor. Avrupa’ya giden insanların yüzde 90’ı gibi büyük bir çoğunluğunun 1970’li yıllarda işçi olarak gittilerlerini söylüyor ve ekliyor: “Bu insanların eğitim seviyesi düşük. İşsizlik sebebiyle köyünden çıkıp henüz daha İstanbul’u, Ankara’yı görmeden Avrupa’ya giden insanlar.” Velidedeoğlu’na göre ABD’deki Türkler daha çok orta tabaka denilen bir kesimi oluşturuyor. “Zaten Amerika’nın çok büyük bir kitlesi orta tabaka, insanlardan oluşur” diye sözlerine devam ediyor. Bu kesimin en büyük özelliği ise eğitim seviyesinin Avrupa’ya göre daha yüksek olması ve Amerikan standartlarına uygun yaşamaları. “Avrupa’da da bu şekilde yaşayan insan var ama çok düşük bir yüzde” diyor. Fakat ABD’ye de gitse Avrupa’ya da gitse Türkler ilk dönemlerde mutlaka birbirlerini buluyor. Velidedeoğlu, ABD’ye ilk gelenlerin tandıklarının yakınlarında oturduğunu söylüyor. Çünkü bu insanlar birbirlerine destek olmaz zorunda. İletişim de hiçbir zaman kopmuyor. Velidedeoğlu’na göre Amerika’da yaşayan Türkler, Türkiye’yle çok yakın ilişki içinde her zaman. “Şu anda sokaktaki herhangi birini çevirin Türkiye’de dün ne olmuş diye sorun. Mutlaka en ince ayrıntısına kadar herşeyden haberi vardır” diyor. Hatta bazen öyle sorularla karşılaşıyormuş ki “Benim atladığım bütün ayrıntılara kadar her konudan haberdarlar” diye konuşuyor.

ALİNUR VELİDEDEOĞLU KİMDİR?
Alinur Velidedeoğlu çok önemli bir soyadını taşıyor. Türkiye’nin ilk hukukçularından Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun torunu. Babası ABD’de okuduğu için 1953 yılında Michigan’da dünyaya geldi. Daha küçük yaşlarda Türkiye’ye dönen Velidedeoğlu evde ciddi bir disiplin altında büyüdü. Daha çocuk denecek yaşlarda reklamcılıkla ilgilenen Velidedeoğlu, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Grafik Bölümü’nden mezun oldu. Velidedeoğlu halen Türkiye’nin en büyük reklam, tanıtım ve iletişim kuruluşlarından biri olan Güzel Sanatlar- Saatchi & Saatchi’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Yaratıcı Bölüm Başkanlığı’nı yürütüyor. Reklam sektörüyle bağlantılı olarak Zenith Media ile Türkiye’nin en büyük televizyon programı ve dizi yapım şirketlerinin de ortağı. Bugüne kadar pek çok reklam filmine imza atan Velidedeoğlu yüzlerce reklam kampanyasını da yönetti. Dillere dolanmış bir çok reklam jingle’ını besteledi. Kent, Beko, Dalin gibi Türk markalarını uluslarası markalar haline gelmesinde rol oynadı. İçlerinde London International, NY International, Lions International Advertising Award-Cannes ve Cresta’da bir dünya şampiyonluğu da bulunan sayısız ödül kazandı. Ayrıca NBC televizyonunca hazırlanan Executive Life Style programında, kendi imkanlarıyla Avrupa’da başarılı olmuş 17 kişi arasında gösterildi.

Haber: Sevil Gedik

Facebook

Youtube