
İstanbul Demir Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Serdar Koçtürk, demir-çelik sektörünün kriz sürecindeki yapılanması ve ABD pazarı ile beklentilerini anlattı.Türkiye’nin ABD’ye demir çelik ihracatını değer bazında değerlendirmek birim fiyatlardaki aşırı oynama nedeniyle sıhhatli olmaz. Miktar bazında değerlendirme daha sıhhatli olur. Değer bazında bakıldığında Türkiye’nin ABD’ye olan ihracatı 2008 yılının ilk 10 ayında 642.7 milyon dolar olmuştur. Geçen yılın ilk on ayında ise 264.4 milyon dolardı. Değer bazında bakıldığında %143 bir artış olduğu görülüyor oysa miktar bazında bu artış sadece %40 seviyelerinde.
Ürün bazı ihracatımız irdelendiğinde soruşturma başlatılan çubuk demirde geçen sene 359 bin ton olan ihracat bu sene on ayda 224 bin tona geriledi. Oysa diğer kalemlerde artışlar oldu. Türkiye çubuk demir dışında boru, sıcak sac ve filmaşin ihracatında ABD pazarına ihracat yapıyor. Boru ihracatımız on ayda 116.4 bin ton, filmaşin ihracatımız 111 bin ton ve sıcak sac ihracatımız 116 bin ton oldu. Bu üç ürünün tamamında ciddi artışlar yaşandı.
Türkiye çubuk demirde ABD pazarında yaşadığı sorunlar nedeniyle Arap körfezindeki pazarlara ağırlık verdi ve petrol fiyatlarının da etkisi ile bu pazarda artan yatırımların tetiklediği talep sayesinde pazar payını arttırdı .
ABD'nin Türk demir çeliğini ithal etmeyerek aynı zamanda kendi sektörlerini de zarara uğratması söz konusu mu?
ABD hurda ihracatında Türkiye en büyük alıcı konumunda. Türkiye’nin yıllık hurda ithalatı 2007 yılında 17.1 milyon tondu. Bunun 3.9 milyon tonu ABD pazarından yapıldı. 2008 yılında da ilk 6 ayda 2.3 milyon ton hurda ithalatı ABD pazarından yapıldı. Bunun parasal karşılığı altı ayda bir milyar doların üzerinde. Başka bir deyişle ABD pazarından hurda ithalat hacmimiz değer bazında çelik ihracatımızdan çok daha fazladır.
Türkiye’deki demir çelik gibi sektöründeki firmaların kendini bölgede de ispat etmiş tecrübe, bilgi ve sermaye birikimine sahip olduğu bir gerçek. Sadece ihracat bazlı girişimlerin yani sıra "bizzat ABD'de yatırım yapılarak buradaki müşteriye daha yakın olma ve pazarda direkt üretici olarak yer alma" strateji olarak izlenebilir mi?
Türk üreticilerin ABD’de yatırım yapması son derece mantıklı bir stratejidir. ABD hurda arzı olarak dünyanın en büyük kaynaklarından biridir. Uzun mamul konusunda ise ithalat yapmaktadır. Bu boşluğun Türk yatırımcılar tarafından doldurulmaması durumunda başka yatırımcılar tarafından doldurulacağı öngörülebilir. Bu yönde bazı girişimlerin olduğunuda görüyoruz.Kriz ortamı nedeniyle Türk yatırımcıların bu aşamada bu tür bir girişimde bulunması mümkün gözükmüyor.
Sadece Ağustos 2008'de ABD'nin demir çelik ve ürünleri ithalatı 400 milyon doların üzerinde. Eylül 2008 sonu itibariyle demir çelik ithal etmek için yapılan izin başvurusu 2.684 milyon tona ulaşmış durumda. İhraç ürünleri arasında ABD'ye bizim en çok ihraç ettiğimiz ürünümüz olan demir çelik, ABD pazarının büyüklüğüyle kıyaslandığında toplam paydan çok büyük pay alıyor durumda değil mi?
Bu tesbitiniz doğrudur. ABD dünyanın en büyük net ithalatçı ülkesi konumundadır. Bizim payımız bu pazarda küçük olmakla birlikte bu pazara satılan mal gruplarında bizim ihracatımız içinde ABD’nin payı küçük değildir. Örneğin bu sene ilk on ay ihracatı bazında sıcak saçta en büyük pazarımız ABD olmuştur. Filmaşin ve boruda ise 3. büyük pazarımız konumundadır.
Özellikle ABD'de inşaat sektörünü de derinden etkileyen son kriz dalgasının, Türk ihracatçılarına etkisi ne ölçüde olacak?
Bu kriz dalgasının ciddi etkileri olacak ve ihracatmızda gerileme yaşanacaktır. Ancak düşen petrol fiyatları nedeniyle navlunların gerilemesi bu pazardaki rekabet gücümüzüde
Arttırmıştır.
Son günlerde doların yeniden yükselişe geçmesi ihracatçıları sevindirdiği söyleniyor ancak hammaddesini dolarla sağlayan üreticiler için dezavantaj değil mi?
Dolar bazında hammadde alıp dolar bazında satan üreticiler için bir sorun yoktur. Doların yükselişi (yerel ) ytl bazlı hammadde kullanan ve emek yoğun sektörler için bir avantaj olmuştur. Bu sektörler gıda,tekstil gibi sektörlerdir. Ancak bir çok ülke için devaluasyon olgusunun geçerli olması karşılaştırmalı rekabet yaratma bağlamında ciddi avantaj sağlamamıştır.
ABD pazarının 2010 yılından itibaren eski canlılığına kavuşacağı tahmininden yola çıkarak, bu süreçte ABD için yeni bir strateji belirlenecek mi? Türkiye'nin toplam ihracatı içinde ABD'nin yeri küçük ama ABD'deki tüketimin kısıtlanması dolaylı yoldan Türkiye'deki üreticiyi de etkiliyor. Krizin Türkiye'deki yansımaları ve normale dönüş için öngördüğünüz bir tarih var mi?
ABD pazarı Türkiye için önemlidir ve dış ticaret müsteşarlığımızda bu pazara önem vermekte ve ihracatı arttırıcı stratejiler geliştirmektedir. ABD’nin dünyanın en büyük net çelik ithalatçısı olması nedeniyle Türk çelik üreticileri ve ithalatçıları için önemi büyüktür. Karşılıklı olan bu ticarette krizin aşılması sonrası ciddi işbirliği ve ticaret imkanları devam edecektir. Krizin etkilerinin 2009 yılının ikinci yarısından itibaren azlacağını ve tekrar büyüme trendinin başlayacağını öngörüyoruz.