Doğuştan varolan bağışıklık sistemi, vücuda giren yabancı mikroorganizmalar karşısında enflamasyona yol açan ve enfeksiyonu durdurmak için derhal tepki veren mekanizmadan oluşuyor.
Meyve sinekleri
1996 yılında Prof. Hoffman, meyve sinekleri üzerinde yaptığı araştırmada, doğuştan varolan bağışıklık sisteminin harekete geçirilmesinde ''Toll'' adlı bir genin kilit rol oynadığını keşfetmişti.
Prof. Hoffman, bu genden mahrum bırakılan sineklerin, ''düşmanı sezemediğini'' ve bakteriyal enfeksiyonlara karşı savunmasız kaldıklarını gördü. Bunu takiben 1998 yılında Prof. Beutler, eşdeğer bir gen olan Toll benzeri bir reseptörü fareler üzerinde yaptığı deneylerde buldu. . 1998'den bu yana bilim insanları Toll benzeri 10'u aşkın başka reseptör de keşfetti.
'Devrim niteliğinde' keşifler
Kazanılan bağışıklık sistemi ise, doğuştan gelen korunma mekanizmasına kıyasla, daha yavaş faaliyete geçen, fakat enfeksiyonu temizleyerek uzun süreli korunma sağlayan bir savunma sistemi.
Prof. Steinman, 1973 yılında ''dendritik hücreyi'' keşfeden bilimadamı olarak tanınıyor. Kanadalı doktor, kazanılan ya da doğuştan gelen bağışıklık sistemleri arasında bir köprü görevi gören dendritik hücrenin, hangi savunma mekanizmasının faaliyete geçirileceğinde belirleyici rol oynadığını kanıtlamıştı.
Nobel ödül komitesi, üç doktorun da bağışıklık sisteminin anlaşılmasında ''bir devrim yarattığını'' söyleyerek ödülün üçü arasında paylaştırıldığını duyurdu.
Nobel komitesi bu hafta boyunca biyoloji, kimya, fizik ve edebiyat ödüllerini açıkladıktan sonra, cuma günü son olarak 2011'in Nobel barış ödülünü kimin aldığını ilan edecek.
Kaynak: internethaber.com