Cüneyt Gürkan - This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. - Global eğitim pazarı IBIS Capital'in yaptığı bir araştırmaya göre 4.4 trilyon dolarlık bir pazar. 2013 ile 2017 yılları arasında %23 lük bir büyüme gerçekleştirmesi bekleniyor. ABD'de ise 2015-2016 eğitim yılında 10,691 Türk öğrenci $423 milyon yıllık harcama yaparak eğitim alıyor. Yani Türkiye bu konuda ciddi bir müşteri. Peki bu devasa pazardan pay almayı düşünen, planlayan ya da projelerini hayata geçiren Türk girişimciler var mı?
ABD'de yaşadığım uzun yıllar içinde ve işim gereği belkide binlerce firmayla ve iş adamıyla tanışıp Türkiye-ABD ilişklerini, ticari denklemleri konuşup, markalaşmanın önemine değinme fırsatım oldu. Konuşup konuşup bir arpa boyu yol alamadığımız konulardan birisidir aslında. Bunun nedenini de hep eğitim sistemimizin yanlışlığına bağlarım. Bizim eğitim sistemimizin iki eksiği var. Eğitim ve sistem. Bazen oyunun kurallarını tespit etmek, paylaşmak, anlatmak yerine örneklemek en pratiği. Markalaşma, global düşünme, vizyon sahibi olma ve dünya markası oluşturma konusunda ABD'deki Türk markaları arasında Bahçeşehir Üniversitesi'nin yapılanması çok güzel bir örnek. Eğitim alanında aslanın midesinde olan lokmadan pay almak için tek başına Amerika gibi bir rekabetin kıran kırana olduğu pazarda uğraş veriyor.
Vizyoner işadamı Enver Yücel, küçük bir dersane ile çıktığı yolculukta, eğitimin içinden gelen ve sorunlarını çok iyi analiz eden bir işadamı olarak eğitimde yılların birikimi ile bilimsel çalışmayı birleştirince eğitim kurumlarını global bir marka yapma yolunda emin adımlarla ilerliyor. ABD'deki Bahçeşehir Üniversitesi'nin kardeş kurumu olan Mentora College sadece üç sene içinde uluslararası öğrenci kabul etme hakkını kazandı. 2012 yılına kadar Herriot Fulbright College markasını altında franchise olarak hizmet verirken sadece 100 öğrencileri vardı. 2013 yılında ani bir kararla, Virginia'nın Arlington şehrindeki kirada oldukları yerden ayrılıp, Beyaz Saray’a komşu DC’deki binayı satın aldılar ve kendi markalarını yaratmaya karar verdiler. Mentora College böyle doğdu. Eğitim kurumu, Amerika’daki dil eğitiminde alınması en zor olan CEA akreditasyonu aldı. 3 yıl içerisinde öğrenci sayısını 6 katına çıkardı. Şu an 35 farklı ülkeden 600'den fazla öğrenciye sahip.
Mentora College 3 yıl içinde, Washington DC, Virginia ve Maryland bölgesindeki en iyi akademik İngilizce öğreten dil okulu oldu. İşadamı Yücel, yine 2013 yılında sadece dil okulu olarak kalmamaya ve bir Amerikan üniversitesi kurmaya karar verdi. Çünkü dil eğitimini tamamlayan uluslararası öğrenciler üniversiteye devam etmek istiyordu. Bu fırsatı değerlendirmek için BAU International University'i kuruldu. MBA programında 200 Amerikalı öğrencisi var. Geçen hafta I-20 vermeye hak kazandı artık uluslararası öğrencilerde kabul edebilecek. BAU, önümüzdeki yıl dil okulu ve ünüversitede toplam 2000 öğrenci hedefliyor
{gallery}BAU_International{/gallery}
Dil okuluna 35 farklı ülkeden gelen öğrencilerin ve velilerin en büyük problemi konaklama problemiydi. Bunu aşmak için 2015 yılında Island Condos markasıyla Washington DC'nin merkezinde 150 öğrencilik bir öğrenci yurdu açtı. 2016 yılında ek binalarla yatak kapasiteyi 250'ye çıkardı, yurtlar şu anda önümüzdeki yıl sonuna kadar tamamen dolu. En önemlisi de marka, yetki, lisans ve ruhsat değeri hariç yaklaşık $60M yatırımların finansını yerel Amerikan bankalarından sağladı. Türkiye'den tek kuruş destek almaksızın tüm bu projeler hayata geçti. Bahçeşehir'in Amerika operasyonu, hazır fabrikasında ürettiği malını satmak için bile köşe bucak teşvik arayan diğer Türk girişimcilerin ibretle takip etmesi gereken bir örnek.
Bu yapılanma ile BAU sadece kendi yöneticilerinin, akedemisyenlerinin ve öğrencilerinin değil tüm Türkiye'nin gururu olmayı haketmiş bir marka. Kendi kişisel gözlemim ile Amerikan gerçeklerini birleştirince BAU için ABD'de markalaşma başarısı şu sepeplerden oluştu:
1. BAU mütevelli heyeti başkanı, Enver Yücel'in global ve büyük düşünme vizyonu.
2. Ekip ruhuna inanmak, bu vizyonu Ahmet Köse, Sinem Vatanartıran gibi başarılı ve üretken isimlerle beslemek ve yönetmek.
3. Halkla İlişkiler ve pazarlama konusunda yaratıcı ve profesyonel düşünebilmek. Bu harcamalarda cimriliği kurnazlık sanmayıp, gerekli bütçeleri ayıran bir global düşünce yapısına sahip olmak.
4. Yatırım, büyüme, halkla ilişkiler bütçelerini günü birlik değil uzun vadeli düşünmek.
5. ABD eğitim ve ticaret sistemlerini anlamak ve yönetebilmek.
6. Çok çalışmak ve yılmamak.
Türkiye gibi eğitim konusunda sorunlu bir ülkenin bu sektörde global bir marka üretme yolculuğu gerçekten dikkatle incelenmeyi gerektiren bir örnek.