Amerika’nın yakın tarihinin en iddialı başkanlık seçimleri 3 Kasım’da yapılacak. Demokratik Parti’nin adayı Joe Biden ve yardımcısı Kamala Harris anketlerde açık ara önde gidiyordu. Bir ara puan farkı yüzde 12’ye kadar çıkmıştı. Ancak son anketlerde farkın kapandığı, Pennsylvania ve Florida gibi kritik eyaletlerde başa baş olduğu ifade ediliyor. Amerikan başkanını belirleyecek en önemli faktör Latin oyları.
Pew Research Center araştırmasına göre 2020 başkanlık seçimlerinde 32 milyon Latin oy kullanacak. Amerika’daki toplam 240 milyon seçmenin yüzde 13’ünü Latinler oluşturuyor. 2016 seçiminde 27 milyon Latin oy kullanma hakkına sahipti. 2016 başkanlık seçiminde toplam 137.5 milyon kişi oy kullandı, bunlardan 12.6 milyonu Latin’di.
California ve Texas’ta seçmenlerin yüzde 30’u Latin. Florida’da bu oran yüzde 17. Asıl önemli olan nokta ise salıncak (swing state) denilen eyaletlerdeki Latin oy gücü.
Arizona %24
Pennsylvania %5
Georgia %5
North Carolina, Wisconsin %4
Michigan, Ohio %3
Demokratlar’ın Texas’ı kırmızdan maviye dönüştürme hayalleri de Latin oylarının çokluğuna bağlı olarak gelişiyor. Bu seçimde ilk kez Demokratlar Texas’ı alacaklarına önceki seçimlerden daha çok inanıyorlar.
Beyazlar ve siyahlarda sandığa gitme oranı yüzde 60’ların üzerindeyken Latinlerin sandığa gitme oranı yüzde 47 civarında. Eğer Florida, Pennsylvania gibi kritik eyaletlerde sandığa gitme oranları arttırılabilirse dengeleri çok rahat değiştirme güçleri var. Ancak Latin toplumunu tek bir bütün olarak değerlendirmek güç. Küba, Venezüella, Nikaragua gibi sosyalist ülkelerden iltica yolu gelenler genelde Cumhuriyetçi, mezhep olarak Katolik değil Protestanlığı benimseyenler de. Kübalılar ezici çoğunluğu Cumhuriyetçiyken Porto Ricolular’ın büyük bölümü Demokrat. Latinler genelde Demokratların arka bahçesi gibi görünse de Biden bu seçimde Latin oy desteğini henüz Clinton seviyesine çıkarmış değil. Latinler 2016’da yüzde 66 oranında Clinton’a destek vermişti. Obama’nın ikinci seçinde Latinlerin yüzde 71’i Obama’ya oy vermişti. Biden’a verilen destek anketlerde bu oranın altında kalıyor. Jennifer Lopez ve eşi eski beyzbol oyuncusu Alex Rodriguez, Biden’a kampanyada Latin oylarını çekmek için yardım etti. Ancak Latinlerden aldığı desteği bir önceki seçimindeki oranın üzerine çıkaramadığı sürece Biden’in kazanması zor görünüyor.
Türkler Başkanlık Seçiminde Kime Oy Veriyor?
Amerika’daki Türk seçmen sayısı net olarak bilinmiyor. Ancak 350-400 bin Türk Amerikalı içinde 75 ile 120 bin arası kayıtlı seçmen olduğu söylenebilir.
Peki Amerikalı Türklerin bu seçinde eğilimi nasıl? Kullandıkları oy başkanı belirleme gücüne sahip mi? İstatistiklere göre Amerika’da Türklerin en çok yaşadığı üç eyalet New York, New Jersey ve California. California ve New Jersey 1992’den, New York’ta 1988 başkanlık seçimlerinden beri Demokratik Parti adayına destek veriyor. Yani bu eyaletlerde bu seçimde Cumhuriyetçi Trump’a verilecek oyların başkanın kimin olacağına karar verme noktasında bir katkısı olmuyor. Çünkü bu eyaletlerde ‘electoral votes’ dediğimiz delege oyları son 32 yıllık süreçte değişmediği için Trump’a verilen oyların etkisi olmayacak.
Türkler de Amerikan toplumunun geneli gibi ikiye bölünmüş durumda. Başkan Trump’ın göçmen karşıtı politikaları, korona virüsü ile mücadele yetersiz kaldığı, kişisel ego ve davranışları Amerika Türklerin bir bölümünü Demokratlara destek vermeye yöneltirken, Türkiye’ye duyduğu yakınlık, politikalarında Demokratlara göre Ermeni ve Rum lobilerinin daha az etkisi altında kalması, korona virüsü öncesi dönemdeki ekonomideki icraatlarını benimseyen ve ağırlıklı iş dünyasında faaliyet gösteren bir diğer kesim de Trump’a destek veriyor.
Demokratik Parti içindeki Türkiye karşıtı lobilerin yanında yer alan isimlerin sayısının çok olması, Amerikalı Türkleri Demokratik Parti’den uzaklaştıran nedenlerin başında. Asıl kırılma noktası ise Obama yönetiminin Suriye’deki Kürtlerle (PYD/PKK) işbirliği ile bölgede bir devlet kurma çabası.
Göçmenlere daha yakın olması nedeniyle Demokratik Parti içinde farklı etnik gruplar söz sahibi olabiliyor. Maddi gücün de etkisiyle Ermeni ve Rum lobileri Demokrat Parti’de tezlerini kabul ettirme imkanına sahip. Mesela 2016 seçiminde Hillary Clinton’ın finans komitesinde yer alan Mehmet Çelebi, partiye baskı yapan Ermeni ve Kürt lobilerinin baskısı ile görevden ayrılmak zorunda kalmıştı. Bir Türk anne babadan dünyaya gelip California’da geçen yıl kongre üyeliği için yarışan Cenk Uygur sahibi olduğu youtube kanalında soykırım tanıdığını açıklamak zorunda kalmıştı. Yine yakın zamanda bir Türk think-tank’ınden ayrılıp Demokratik Parti’nin etnik kurullarından birinden görev alan bir çalışan, Ermeni lobilerinin baskısıyla Ermeni soykırımını tanıdığını ilan etmek zorunda kaldı.
Azerbaycan’ın Karabağ’ın işgalden kurtarmaya yönelik çabasına Başkan Trump yönetimi sessiz kalırken, Biden & Harris ikilisi yayınladıkları pek çok kınama mesajı ile lobilerin ne kadar etkisi altında kaldıklarını gösterdi. Ermeni soykırım yasa tasarısının Amerikan Kongresi’nde en büyük destekçileri Kongre sözcüsü California kongre üyesi Nancy Pelosi ve New Jersey Senatörü Bob Menendez. İkisi de Demokratik Parti’nin önde gelen isimlerinden ve Türkiye ile herhangi bir konuda daha haber ajanları haberi yazmadan kınama mektubu yazmaları ile ünlüler.
Biden’a destek olanlar Biden’a olan güvenlerinden değil Trump’a olan nefretlerinden beslenirken, Trump’a destek olanlar da aslında dört dörtlük bir adayı desteklemediklerinin farkında. Amerikalı Türkler aşağı baksa sakal, yukarı baksa bıyık pozisyonunda. Kişisel görüşüm tüm anketlere, korona virüsünün olumsuz etkilerine, işsizlik rakamlarına karşın Trump’ın seçileceği yönünde. Cevabını hep birlikte göreceğiz.