Avusturya'da Türk Politikacılardan Beklentilerimiz!

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 
Sinan ErtuÄŸrul - Viyana - Avusturya siyasetinde ÅŸimdiye kadar edindiÄŸim ÅŸahsi tecrübelerimi hiçbir bilimsellik iddası olmadan ifade etmeye çalışmıştım. Sonradan kimseye mahçup olmamak için adayların hepsini deÄŸil yanlızca  yakından tanıdıklarımı analiz ettim. Önceki yazımda Ä°smini andığım Alev Korun, Efgani Dönmez ve Birol Kılıç - ki kendisiyle görüşmeye ara verdik- ile ÅŸahsen tanışmışlığım ve muhabbetim var. Alev Korun'un adından en çok bahsedilen politikacı olması hem gerçek hem de acı. Gerçek çünkü Alev Korun Türk kökenli siyasetçiler içinde en aktif ve Türkleri ve Müslümanları aÅŸağılamadığı için de tutarlı olanı. Ne yazık ki Efgani Dönmez'in temsil ettiÄŸi siyasetin seviyesi o kadar düşük ki, Türklere ve Ä°slama hakaret etmemek bile baÅŸlı başına bir erdem sayılıyor. Bunu yapmadığı için Alev Korun tutarlı politikacı sınıfına giriyor.



Maalesef Avusturya'da sağından soluna seçilebilecek hiçbir siyasi parti yok. Ben eğer seçime gidersem sadece aday isimlerini seçip yazacağım ve parti kısmını boş bırakacağım.

Åžahsi analize gerek kalmadan olmasını istediÄŸimiz siyasetçiyi tarif edersem daha aydınlatıcı olacağı kanaatindeyim. Soru ÅŸu, ''Biz  nasıl bir siyasetçi istiyoruz?'' Bu soruya hem doÄŸruluyarak (posisyon) hemde yanlışlayarak (negasyon) ile cevap verebiliriz.Yani 'nasıl bir siyasetçi istediÄŸimiz' konusu aslında, 'nasıl bir siyasetçi istemediÄŸmiz' noktasında saklı.

''Nasıl bir siyasetçi istiyoruz?'
' sorusuna doğrulayıcı bir yaklaşımla cevap vermek istemiyorum. Çünkü erdem, akıl, vicdan, ahlak gibi kulağa çok hoş gelen ama siyasetçi tarafında içi dolduralamayan kavramlar. Burda en önemli soru nasıl bir siyasetçi istemediğimizdir?


EÄŸer siyasetçi Türkleri ve  müslümanları bir seçmen olarak görüyorsa, ilk önce kendi toplumundan utanmamalı. Bu utanma durumunu biraz daha açayım. Türklerin ve müslümanların dillerinden, kıyafetlerinden, dininden, adetlerinden yani  onları onlar yapan özelliklerinden toplum  önünde rahatsız olmamalı. Ve mümkünse bu gibi konuları aÅŸağılamamalı. EÄŸer bunu yapamıyorsa sadece susmalı hiçbir beyanda bulunmamalı. Biz de bundan dolayı onu adam zannetmeliyiz.

İkinci olarak, yaptığı siyaset seçmenlerinin taleplerini siyasete taşıyan bir amacı olmalı. Siyasi partilerinin siyasi propaganda uzantıları olmasınlar lütfen. Bizi dinlendirmek yerine biraz bizi dinlesinler.

''Seçmen ne istiyor, ne istemiyor,'' onu iyice  anlasınlar. Bunun içinde öyle  pahalı anketlere, eÄŸitici gazete yazılarına gerek yok. En yakın akraba ve arkadaÅŸ çevresinden baÅŸlasınlar,  insanlarla konuÅŸsunlar. Bunu  yaparken de konuÅŸtukları kadar insanları dinlesinler (insaları  dinlemekten kastım, baÅŸarı dilekleri duymak deÄŸil).

GeleceÄŸin siyasetçileri, bizim  Avusturya toplumunda temsilcilerimiz olacaklarsa, bizim ile ilgili yanlış bilgileri, önyargıları, iftiraları, haksız suçlamaları ile  doÄŸru  bir ÅŸekilde öğrenmeli ve bizi ona göre ifade etmeli. Ne yazık ki ÅŸimdiye kadar yaÅŸadığımız Türk siyasetçi tecrübesi, bize bunun tam tersini gösterdi. Avusturya toplumunda, medyasında ve siyasetinde Türkler ve müslümanlar bir sorun  olarak sürekli tartışıldı. Sürekli kimlik üzerinden siyaset yapıldı. Genetik geri kalmışlık, iÅŸ hayatında sadece yardımcı işçi olabilen, az eÄŸitimli, bunun sebebi de oryantel arkaik inançları olan sorunlu bir gurup olarak algı oluÅŸturuldu. Bu zaten Avusturyalıların bizim  üzerimizdeki algısı.

Biz zaten bunu deÄŸiÅŸtirmek yani Avusturya toplumuna tam entegre olmak istiyoruz. Sorun ÅŸu ki, Avusturyalılar bizim entegre  olmamızı istemiyor. Bunu da hem eÄŸitim sisteminde, hem medyada, hem de siyasette sürekli yeni  ÅŸartlara uyum saÄŸlayarak devam ettiriyorlar. Ä°ÅŸin daha  korkunç  tarafı, bu yapılan ırkçı siyaseti daha  inandırıcı göstermek için ÅŸimdiye  kadar sadece içimizden kendi düşüncelerini kabul eden siyasetçiler seçtiler. Ä°ÅŸte artık bunun deÄŸiÅŸmesi lazım. Toplumda yaÅŸayan bir  gurubun ya da inanışın genel olarak aÅŸağılanması sıradan bir  olay  olmamalı. Bu ÅŸekilde toplum olmanın gereÄŸi olan kadim insanı kodlar yani toplumsal dayanışma tahrip  edilmiÅŸ oluyor.

Türk siyasetçilerine kendi partilerinin yabancılar politikasını sorduÄŸumda, en fazla bana bu konuda partisi ile aynı görüşte olmadıklarını söylebildiler. Benim için  bu cevap, benim  o adayı neden seçmem gerektiÄŸi hususunda tatmin edici deÄŸil. Daha önce üç aday tavsiye ettim ama bu  üç aday ben eÄŸer Pazar günü seçime gidersem bir seçenek olacak. Yani beni  hala  hiç bir aday seçime gitmem gerektiÄŸi  hususunda ikna edebilmiÅŸ deÄŸil. Bu yazdıklarım siyasi  bir tespit. Seçmeni ilk önce seçime gitmesi için ikna etsinler sonra da  neden kendilerini seçmeleri gerektiÄŸini. Bol ÅŸanslar.

Sinan Ertugrul
1 AÄŸustos 2013 - Viyana 

Sinan Ertuğrul'u twitter'dan takip etmek için @postmoderndeli