21. yüzyılda Türkiye’ye genel olarak baktığımız zaman acaba dış dünyadaki görüntümüz nasıl, imajımız ne şekilde ilerliyor, bunlara etken olan nedenler nedir diye bir araştırma yapmamızda yarar var. Türkiye’yi dış ülkelerde anımsatan önemli 6 ögeyi ele almakta yarar vardır.
1. Dış politikamızın ve dışişlerimizin başka ülkelerde oluşturduğu imajlar ;
2. Türkiye’nin sporda gösterdiği başarılar ve dünya ülkelerinde bunun özümsenmesi;
3. Türk müziğinin, popunun, sanatçılarının ve televizyon dizilerinin dış dünyadaki imajları ve tanınma oranları;
4. Türk girişimcilerinin dış ülkelerdeki yatırımları, aktiviteleri ve ülkeye getirdikleri itibar;
5. Türkiye’nin oluşturduğu markalar;
6. Türkiye’nin dünya ülkelerinde açtığı okullar, üniversiteler ve bunların getirileri.
Bu 6 maddeyi biraz genişletirsek genel görüntümüz ortaya çıkar.
1. Politikamız ve Dışişlerimizin Temsilcilikleri: Türkiye’nin kim ne derse desin en kaliteli insanları dışişlerinde yer almaktadır. Bugün dünya üzerinde tanınan 192 ülkenin hepsinde akredite olan dış temsilciliklerimiz ayrıca başta Avrupa Birliği ülkelerinde yalnız büyükelçilikler nezdinde değil aynı zamanda konsolosluklar nezdinde de yer almaktadır. Bu temsilciliklerimizde çalışanların büyük bir çoğunluğu hakikaten Türkiye’nin üst düzeydeki elemanlarıdır. Her açıdan ülkelerini iyi temsil etmektedirler. Bu grubun arasına %10 oranında fazla kaliteli olmayan elemanlar da girse bunlar çoğunluğun oluşturduğu imajı negatif olarak etkileme şansına sahip değillerdir.

2. Türkiye’nin Sporda Başarıları ve Dış Dünyada Algılanması: Türkiye’nin Dünya Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda 2. olması, Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonası'nda 6. olması ülkenin imajına büyük ölçüde kaktkıda bulunmuştur. 2000’de Galatasarayın Avrupa şampiyonu olması, 2002 Dünya Kupası'nda Türkiye’nin dünya 3'ncüsü olması başta Almanya olmak üzere birçok ülkede Türkiye’nin imajını yenilemiş ve bu insanlar bizden de iyi spor yapıyorlar tepkisini beraberinde getirmiştir.

3. Müzik ve Kültürle Tanınmak: Türkiye son yıllarda iki öğesiyle ulusal bir yapı içinde ülkenin dış dünyaya tanınmasını sağlamıştır. Türkiye’den çıkan Tarkan, Mustafa Sandal gibi pop sanatçıların Tayland’daki süper marketlerde sesleri duyulmaktadır. Çin’de herhangi bir sokakta yürürken Tarkan’ın müziği kulağa gelmektedir. Ayrıca buna tabiki Türkiye’nin süperstarları olan hanım sanatçıları da eklemek mümkündür. Ulusal açıdan Türkiye’nin poptaki çıkışı Türkiye’nin Balkanlarda ve Yakın Doğu’da tanınmasına neden olan televizyon dizileri ile tamamlamak mümkündür. Son 10 yılda Amerika ve Latin dizilerini piyasadan çıkartan artık Türk halkının eğlencesini Türk dizileriyle sağlayan yapımcılar bu yapımlarını Suriye, Lübnan, İran gibi ülkelerde pazarlamalarının yanında Balkanlarda da söz sahibi olmaktadırlar. Suriye’de herhangi bir çarşıya girdiğiniz zaman televizyonlarda Türk dizilerini izleyen insanların bu konuda size soru sorduğunu görürsünüz. Aynı zamanda İran’da da yavaş yavaş Türkçe’ye karşı artan merakın başında Türk dizileri gelmektedir. Önümüzdeki, yıllarda bu iki gelişen unsurun Avrupa’nın yanında Latin Amerika ve Uzak Doğu’da da ses getirmesini beklemeliyiz. Bunun yanında kültür değerlerimiz, ressamlarımız ve diğer sanatçılarımız da uluslararası alanda ün kazanmaktadırlar. İtalya’da yaşayan Türk ressamı Timur Kerim İncedayı’nın resimleri dünya piyasasında büyük ölçüde değer bulurken Almanya’da yaşayan Mehmet Güler, Hanefi Yeter, İsmail Çoban gibi sanatçılarımız da o ülkelerin müzelerine ve önemli binalarına ressam olarak girmiş bulunmaktadırlar.

Yazarlarımız da Türkiye’nin tanınmasına büyük ölçüde katkıda bulunan kültür alanlarımızın başında gelmektedir. Türk edebiyatı dendiği zaman dünya Yaşar Kemal, Elif Şafak, Ayşe Kulin gibi sanatçılarımızı tanımaktadır. Nobel ödülü alan Orhan Pamuk da Türkiye’nin tanınmasına katkıda bulunmuştur. Ayrıca sanatın birçok dalında faaliyette bulunan Zülfü Livaneli de türkülerinin yanında yazdığı eserlerle Türk imajını geliştiren kişilerin arasında yer almaktadır. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay zamanında kurulan TEDA kuruluşu da Türk yazarlarının kitaplarının dış ülkelerde çevrilmesini sağlamakta ve böylece birçok ülkede Türk yazarlarının o dillerdeki kitaplarını okumak mümkün olmaktadır.
4. Dünyadaki Türk Girişimcileri: TAVAK Vakfı‘nın üzerinde önemle durduğu yutdışındaki Türk girişimcileri olayı 1986 yılında ortaya çıkarılmış bulunmaktadır. Bugün Avrupa Birliği sınırları içinde yaşayan 5 milyon 200 bin insanımızın 140 bini girişimci olarak yaşadıkları ülkelerde 115 ayrı sektörde yatırım yapmış, ülkenin imajını yükselten değerler haline gelmiştir. Bu yalnız Avrupa Birliği için geçerli değildir. Türk Cumhuriyetlerinde Kırgızistan ve Kazakistan başta olmak üzere Tayland’a kadar Türk girişimcilerinin başarılı çalışmalarını görürsünüz. Bugün Amerika Birleşik Devletleri’nden Güney Afrika’ya kadar her branşta Türklerin büyük bir potansiyel oluşturduklarını ve içinde yaşadıkları ülkelerde Türkiye’ye yeni bir imaj kazandırdıklarını da tespit etmemiz mümkündür. Bu olay gün geçtikçe gelişmektedir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında yaşayan 6,5 milyon insanımız yaşadıkları ülkelerde girişimci olarak da ülkenin ciddi tanıtımını yapmaktadırlar.
5. Markalarımız: Türkiye marka oluşturmakla son yıllarda başarılı olmaya başlamıştır. Tabiiki marka dediğimiz zaman Amerika Birleşik Devletleri’nin, Alman, Fransız gibi ülkelerin markalarıyla pek fazla boy ölçüşemeyecek olsak da Türkiye marka açısından özellikle Türk girişimcilerin yaşadığı ülkelerde marka olmaya başlayanlarla ortaya çıkmaktadır. Turizm açısından baktığımız zaman Magic Life konsepti ile Cem Kınay’ın Türkiye’den yurtdışına yönelik ilk Türk turizm markasını oluşturduğunu görürüz. Buna ilaveten Rixos ve Dedeman Otelleri marka olarak Balkanlarda, Orta Doğu’da isim olarak öne çıkan kuruluşlar arasında yer almaktadır. Ayrıca 3 milyona yakın insanımızın yaşadığı Almanya’da pastırmacılıkta başarılarıyla öne çıkan Özkayseri markası et konusunda da yutdışında marka oluşturmayı başarmış bulunmaktadır. Türkiye’nin dünya çapında tanınan markası Kuru Kahveci Mehmet Efendi de Los Angelas’tan Bangkok’a kadar satılmaktadır.

Tekstilde markalarımızın arttığını görüyoruz. Artık Avrupa Birliğinin birçok ülkesinde Sarar’ın takım elbiselerini, Damat Tween’i ve Almanya’da oluşan bir marka olan Becon’un tekstil ürünlerini görmemiz mümkündür. Kadın tekstilinde daha fazla marka oluşturma şansını yakalayamayan Türkiye’miz yutdışında tanınmasını en fazla sağlayan Antalya ile turizmde ciddi bir markadır. 2010 yılında İstanbul’un kültür başkenti olması da bu eşsiz kentimizin dünya ülkeleri nezdinde marka olmasını sağlamış bulunmaktadır.
Son yıllarda Türkiye’de moda üreten moda tasarımcılarımız da uluslararası alanda ün yapmaya başlamış bulunmaktadır. Bugün Almanya’nın Düsseldorf kentinde tekstil fuarına ağırlığını koyan Arzu Kopral, uluslararası alanda başarılarını kanıtlayan Neslihan Yargıcı gibi moda tasarımcılarımız da ülkenin imajına olumlu katkılarda bulunmaktadırlar.
6. Eğitim Kurumlarımız: Türkiye’nin yurtdışında ismini duyuran kuruluşların başında da bu ülkelerde kurulan okullar ve üniversiteler oluşturmaktadır. Kırgızistan ve Kazakistan’daki uluslararası Türk üniversitelerinin yanında Balkanlarda da bu üniversitelerin sayılarının arttığını görmekteyiz.
Kırgızistan’nın elit üniversiteleri arasında yer alan Uluslararası Atatürk Alatoo Üniversitesi, Kazakistan’da enfes bir kampüs oluşturma konusunda somut adımlar atan Almata’daki Süleyman Demirel Üniversiteleri ülkenin Orta Asya’da tanınmasına büyük ölçüde katkıda bulunmaktadırlar. Bu ülkelerde yaşayan iş adamlarımızın katkılarıyla kurulan bu üniversiteler özellikle içinde bulundukları ülkelerde elitin Türkiye’ye yönelik yönlendirilmesine akademik bir kariyer yaptıktan sonra ülkede Türk imajının gelişmesine katkıda bulunmaktadırlar.
Moğolistan’dan Gürcistan’a kadar Türk okulları da içinde bulundukları ülkelerdeki elitin eğitiminde söz sahibi olmakta ve ülke imajına büyük ölçüde katkıda bulunmaktadır. Almanya, Amerika, Avusturya, İtalya, Fransa gibi ülkelerin 19. yy sonunda Türkiye’de oluşturdukları okullar nasıl bu ülkelerin imajını Türkiye’de yükseltmiş ve bu ülkelerle Türkiye’nin bağlantısını arttırmış Frankofil , Anglofil insanların oluşmasını sağlamışsa, şimdi yutdışındaki Türk okulları da bu konuda büyük atılım yapmakta ve bir Türkofil imajı ortaya çıkarmaktadır.
Bu 6 öğenin oluşturduğu Türkiye imajı gün geçtikçe başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. Bunun sürdürülebilir olması için dışişleri bakanlığımızdaki kaliteli diplomatlarımızın sayısının daha da artması, göze batan o %10 luk negatif sınıfın %1 e düşmesi ile sağlanabilir. Ayrıca spordaki başarılar Türkiye’nin tanınması açısından ününü arttırır. Bir Fenerbahçe’nin Avrupa şampiyonu olması Türk ulusal takımının başarılı sonuçlara erişmesi önümüzdeki dünya şampiyonasında Türk basketbol takımının dünya şampiyonu olması bu imajı tamamlayacak ve arttıracak oluşumların başında gelmektedir. Ayrıca popta Tarkanların, Sezen Aksuların yanında daha fazla ismin ortaya çıkması Türk dizilerinin artık yalnız Balkan, Orta Doğu gibi ülkelerde değil Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde de gösterilmesi Türkiye’ye bakışı değiştirecek öğelerin içinde yer almaktadır. Türk girişimcilerinin dünyadaki başarılarının artması, markalarımızın sayısal olarak daha fazla olması ve ün kazanması, yurtdışındaki okullarımız ve üniversitelerimiz Türkiye’nin bu imajını pekiştirecek gelişmelerdir. Genel olarak baktığımız zaman Türkiye artık imaj, marka, tanıtım oluşturmakta yeteri kadar öğeye sahip olmaktadır. Bunların ciddi bir şekilde koordine edilmesi ve piyasaya çıkarılması bundan sonra uzmanların atacağı adımlara bağlıdır.
Avrupa Birliği tarafından küçük görülen ve dışlanan Türkiye son yıllarda komşu ülkelerle olan ilişkilerini geliştirmiş, gözünü Uzak Doğu ülkelerine çevirmiş, Rusya ile de ciddi bir işbirliğine girmiş bulunmaktadır. Otomotiv, beyaz eşya üretiminde dev adımlar atan Türkiye bugün Amerika Birleşik Devletleri’nde taksi dünyasına girmek istemekte, ihracat giderini büyük ölçüde arttırmaktadır. Turizmde de başta büyük komşumuz Rusya’da ve komşu ülkelerde her geçen gün iyi bir imaj kazanan Türkiye, Antalya markasına önümüzdeki yıllarda İstanbul, İzmir ve Bodrum’u da katabilecek durumdadır. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Türkiye’nin dış dünyada marka oluşturması için büyük ölçüde teşvik sunmaktadır. Artık araştırma, tanıtma, pazarlama ve analiz açısından Türkiye dış dünyaya yönelik tanıtım çalışmalarına ağırlık vermelidir. Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin marka açısından daha başarılı olacağından hepimiz emin olabiliriz.
* Prof. Dr. Faruk Şen, TAVAK Vakfı Başkanı ve REMA Yöneticisi