ALS Hastalığının Çözümü İçin Çalışıyor

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 
ALS yani Amyotrophic Lateral Sclerosis, ilk kez 1874 yılında tanımlandı. İlerleyici bir sinir sistemi hastalığı olan ALS motor sinirleri etkileyerek felce neden oluyor. Dünyaca ünlü bilimadamı Steven Hawking’in de uzun yıllardır mücadele ettiği bir hastalığın henüz tedavi yöntemi bulunamadı. ALS hastalığı ile Harvard Üniversitesi’nde araştırmalarda bulunan Hande Özdinler, PhD Chicago’daki Nortwestern Üniversitesi’nin ASL araştırma merkezini kurmakla görevlendirildi. Özdinler, kuracağı laboratuvar hastalıkta ölen sinir hücrelerine yoğunlaşacak. Hücrelerin neden ve hangi mekanizma ile öldüğüne, hangi faktörlerle hayata geri dönebileceklerini araştıracak. ABD’de aktif olarak hasta bakan pek çok Türk doktorun yanı sıra hastalıkların nedenlerini araştıran pek çok araştırmacı bilimadamı bulunuyor. Özdinler, PhD yeni kurulan merkezi ve çalışmalarını TurkAvenue'ye anlattı:

Bize biraz kendinizi tanıtır mısınız?
1971 yılında İstanbul'da doğdum. Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden hem lisans, hem de Kimya Mühendisliği ortak projesi ile lisans üstü derecelerimi aldım. Daha sonra ABD’ye doktora çalışması yapmak üzere geldim. Hücre Biyolojisi, Anatomi ve Sinir Bilimleri konusunda Louisiana State University Health Sciences Center'dan doktora derecelerimi aldım. Daha sonra Harvard Tıp Fakültesine Massachusetts General Hospital Neurosurgery bölümüne araştırmacı bilim adamı olarak geldim. Burada bir yıl sonunda Harvard'da sadece iki kişiye verilen ödülü alıp çalışmalarımda biraz daha bağımsız oldum ve öğretim görevliliğine kadar yükseldim. Son olarak Northwestern Üniversitesi’nde Amyotrophic lateral sclerosis (ALS ) araştırma merkezi kurmakla görevlendirildim ve şu anda Harvard'dan ayrılıp Northwestern Üniversite'sine geçmeye karar verdim.

Beyin hastalıkları üzerine araştırmalarınız var? Şu anda ne aşama çalışmalarınız?
Benim ilgi alanım neurodejeneratif hastalıklar. Özellikle ALS konusunda yoğunlaşmış durumdayım. Hasta gören doktorlardan değilim, hastalığın sebebini arayan doktorlardanım. Çalışmalarımız hızla ilerliyor. Özellikle bu yeni kurulan merkezde çalışmalara hız katacağıma inanıyorum.

Kurduğunuz ALS araştırma merkezi nedir? Nasıl bir aşama sürecinde geçerek kuruldu. Bütçesi nedir? Plan ve amaçları nelerdir? Merkezde kaç kişi çalışacak?
ALS bildiğiniz gibi çözümü olmayan bir hastalık ve bu hastalığın sebebini arayan bir çok kuruluş var. Benim Northwestern Üniversitesin'de kuracağım laboratuar hastalıkta ölen sınır hücrelerine yoğunlaşacak. Onların neden ve hangi mekanizma ile öldüğüne ve hangi faktörlerle hayata geri dönebileceklerini araştıracak. Merkez henüz kurulma aşamasında ve ilk aşamada 4 kişi ile başlayacak. Yakın bir zamanda hem araştırmacı sayımızın hem de bütçemizin buluşlarımızla paralel olarak artmasını umuyorum. Merkez finansal desteğin büyük kısmını kendini bu hastalığa adamış Les Turner ALS Association'dan alacak ilk etapda. İleriki yıllarda başka kaynaklardan da destek bulacağımıza eminim.

Bu çalışmalarınızın klinik aşamaya geçmesi için neler yapılması gerek?
Hücre düzeyinde buluşların bir avantajı çabuk sonuç vermesi, bir dezavantajı alınan sonucun mutlaka başka sistemlerde test edilmesi gereği. Hayvan modellerinde çalışmalar olacak tabii. Bunun yanında Northwestern'de dünyanın en büyük ALS bankalarından biri mevcut buradan da faydalanmak mümkün olacak.

Tıp araştırmaları ABD’de üst düzeyde yapılıyor ve kaynak sağlanıyor? Bu tür araştırmalar için bulunan ana kaynaklar nelerdir?
ABD’de Türkiye'den biraz farklı olarak özel sektör bilimsel araştırmaya çok destek veriyor. Türkiye'de bildiğim kadarıyla genelde bilimsel destek devlet tabanlı oluyor. Bu teze karşı bir kaç örnek var tabii. Örneğin Kıraç Vakfı'nın Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde kurduğu ALS araştırma merkezi. Ama bu tür destekler hem sayıca çok az hem de ortaya koyulan maddi destek açısından ABD’ye kıyasla kısıtlı. Oysa özel sektörün bilime yatırım yapması kaçınılmaz bir zorunluluk. Bunun icin özendirici paketlerin geliştirilmesini umuyorum. Bilime yatırımı salt devletten beklemek çok büyük bir eksiklik.

Türkiye’deki tıp araştırmalarının düşük olmasının sebebi nedir?
Aslında Türkiye'deki tıp alanındaki araştırmalarının düşük olduğuna ben tam olarak inanmıyorum. Eldeki imkan doğrultusunda düşünüldüğünde aslında Türkiye başarısız sayılmaz. Önemli olan yatırım gücünü arttırmak. Türkiye örneğin göz sağlığı ve ameliyatları konusunda dünyanın ileri gelen ülkelerinde biri olmuş konumda hatta bu konuda sağlık turizmini başlatmışız. Bu çok büyük bir başarı. Umudum gözde gösterdiğimiz başarıyı neurodejeneratif hastalıklarda da gösterebilmemiz.

Çalıştığınız merkezde başka Türk doktorlar var mı? Exchange programları öneriliyor mu?
Şimdilik yok ama ileride olmasını çok istiyorum. Sonuçta bilgimizi paylaşmazsak bu bize yük olur. Geliştirdiğimiz her teknolojiyi her birikimi diğer ülke doktorlarıyla paylaştığımız gibi anında Türk doktorlarıyla da paylaşmamız lazım.

Harvard’dan sonra Northwestern Üniversitesi’ndesiniz. Aradaki çalışma farkları neler?
Harvard gerçekten çok güzel bir üniversite, ben 6 yıl Harvard'da çalışmanın verdiği mutluluğu ve hazzı yaşadım. Öyle bir ortam var ki sürekli beyniniz çalışıyor, sürekli konuşmalar, paneller, tartışmalar, konferanslar var. Sürekli sorular sorup o sorulara cevap bulmaya çalışıyorsunuz. Nortwestern'i ben pek bilmiyordum ama bir kaç ziyaretten sonra anladım ki Harvard'i alın Chicago'ya koyun işte size Northwestern Üniversitesi. Harvard akademik doyuma ulaşmış bir üniversite, Nortwestern ise hızla büyüyen, gelişen dinamik ve aktif bir üniversite ve dünyanın en iyi ilk 10 üniversitesinin içinde. Dinamizmleri beni çok etkiledi açıkçası. Harvard'da görmediğim dinamizmi orada gördüm ve o büyüme heyecanına katılmaya karar verdim.

Amerikada doktorluk mesleğini yapmak isteyen tıp öğrencileri ve yeni mezunlara tavsiyeniz?
Bence kendilerini sadece hasta görmek üzere yetiştirmesinler, kafalarının ve yüreklerinin bir yerlerinde araştırmaya da yer versinler. Mümkünse bilimsel doktora da yapsınlar. Burada yapılan sevdiğim bir espiri var; diyorlar ki: “Hasta gören doktorlar günde bir hasta iyileştiriyorlar. Ama hastalığın sebebini araştıran doktorlar ömürleri boyunca bir hasta bile iyileştirmiyorlar. Ancak bir gün geliyor yaptıkları buluşlarla binlerce insanı birden iyileştiriyorlar.” Türkiye'deki doktorlar da bence kendilerini bu iki tür iyileştirme yöntemine göre yetiştirmeliler.

TASSA’da göreviniz var. Bunu biraz daha açar mısınız?
Turkish American Scientists and Scholars Association (TASSA), Türkiye ile Amerika arasında bilim köprüleri kurmak amacıyla Amerika'da yaşayan Türk bilim insanlarının kurduğu bir dernek. Ben bu derneğin ilk yönetim kuruluna Sağlık ve Biyomedikal temsilcisi olarak seçildim. Daha sonra da üyelik komitesi başkanlığına seçildim. ‘Keşke daha aktif olabilseydim’ diyorum. TASSA'da hepimiz gönüllü olarak çalışıyoruz. TASSA büyük bir hızla büyüyor, hem saygınlığı artıyor, hem katılımı hem de yaptırım gücü artıyor. Ben TASSA gibi bir derneğin varlığından son derece mutluyum. Bana insanların ülke sınırları içinde yaşamadan da ülkelerine faydalı olabileceklerini kanıtlıyor. Bence bu çok önemli bir olgu.

Haber: Ali Çınar