
''Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kazandığı 1995-1996 sezonunda unutulmaz Trabzonspor maçı sonrası yaptığı açıklamalarla ''sportmenlik nedir'' dersi veren bir insandı Aykut Kocaman. Teri bile soğumadan şampiyonluğu kaybeden rakip takım arkadaşları için empati yapabilecek olgunlukta ve bilgelikte bir futbolcuydu. Ekseriyet futbolcuların ''Önümüzdeki maçlara bakacağız'' tekerlemesinden de öte bir şeyler söyleyebileceğini, topluma mesaj verebileceğini gösteren adamdı. Yokluklar içinde çalıştırdığı, paraları ödenmediği için sıkıntı yaşayan İstanbulsporlu futbolcularla gazete kağıdından kurulan sofrada peynir, ekmek yerken de, Ankaraspor'da, Malatya'da, Konya'da çalışırken de adamlığından ödün vermedi.
Arkasında 25 milyon taraftarı olan bir kulubün bu gücünü hiç bir zaman istismar etmedi. Taktikleri, saha dizilişleri, kadro seçimleri eleştirildi ama hiç kimse adamlığına laf edemedi. Kulübün üzerine çöken kabusların, afakanların, yıldırımların paratoneri oldu. Kimselerin kafasını dışarı çıkarmaya cesaret edemediği bir dönemde, tek başına bir kulubün kaderini savundu. Milyonların ''Kocaman Umudu'' oldu.
Fenerbahçeliliğin sadece kupa kazanmak ve şampiyonluk olmak anlamı taşımadığı bilincinde olan bizler, Aykut Kocaman'ın değerini aldığı kupalarla ölçmeyeceğiz. Hızla kirlenen, bayağılaşan, sıradanlaşan futbol endüstrisine ''Adamlık'' müessesini kazandıran bir insanın başarı ölçütü kupa olamaz.
Dünya nüfusunun hızla artmasına karşın insan sayısının azaldığı bir dönemde, Aykut Kocaman gibi adamlara hem Türk futbolunun hem de Türk toplumunun her dönem ihtiyacı olacaktır.
Güle güle Aykut Kocaman, başka bir hayatta, başka bir ortamda, başka bir macerada karşılaşmak dileğiyle.''
Fenerbahce USA