
Daha önce de belirttiğimiz gibi, devam eden politik ve sosyal huzursuzluk turizmi engelleyebilir, kısa vadeli sermaye akışının istikrarını bozabilir, enflasyonu artırabilir ve ekonomiye zarar verebilir."
Türkiye'de mayıs ayında sermaye girişinde bir duraksama yaşadığına işaret edilen açıklamada, "Net sermaye girişi Türkiye'nin ekonomik büyümesi için son derece önemlidir. GSYH'nin yüzde 6-7'si oranındaki cari açık tasarruflar ve yatırımlar arasındaki kıyaslanabilir dengesizliği yansıtmaktadır. Azalan sermaye girişi, sıkı para politikasının iç talebi kısıtlamasından daha büyük bir yakın vadeli politik risk oluşturmaktadır" denildi.
Açıklamada, Türkiye'nin ekonomik büyüme potansiyeline de vurgu yapılarak, "Türkiye'nin olumlu ekonomik büyüme görünümü Türkiye'nin ulusal kredi profilini desteklemektedir. Türkiye'nin GSYH'sı bu yılın ilk üç ayında bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 1,6 artış kaydetti. Endüstriyel üretim ve ithalat verileri 2013'ün ikinci çeyreğinin de güçlü olabileceğine işaret ediyor" ifadeleri kullanıldı.
Merkez Bankası'nın lirayı savunmak için bu ayın başlarında adım attığının belirtildiği açıklamada, "Türkiye'nin uluslararası likidite rasyosu zayıf ve (Merkez Bankası) bu stratejiyi uzun süre devam ettirmek için yeterli döviz rezervine sahip değil. Merkez Bankası'nın döviz rezervinin (altın dışı) nisandaki 114 milyar dolar seviyesinden temmuz ortalarında 100 milyar dolara düşmüş olduğunu tahmin ediyoruz" görüşlerine yer verildi.
Açıklamada ayrıca, "Merkez Bankası'nın yeni para politikası Türkiye'nin ekonomisinin yeniden dengelenmesine yardım etmesine rağmen Türkiye'nin yüzde 5 olan enflasyon hedefini gerçekleştirmesinde yardımcı olamamıştır. Kredi büyümesi yüksek kalmıştır ve mayısta yüzde 6,5 olan enflasyon haziran sonunda yüzde 8,3'e çıkmıştır" denildi. AA