
BELİRSİZLİK VE RİSK VAR
Projeyle ilgili gelişmeleri ve kamuoyunun bilmediği gerçekleri uzmanlar BUGÜN'e anlattı. Türk Hava Kuvvetleri'nin demode olan ve 2020'li yıllarda envanterden çıkarılması beklenen F-4 uçaklarının yerini doldurmak üzere, yeni nesil savaş uçağı projesi yani JSF (Joint Strike Fighter- Müşterek Saldırı Uçağı ) başlatılmıştı. Belirsizlikleri ve riski devam eden projeninmaliyetinin ne kadar olacağı ve ne zaman tamamlanabileceğinin bilinmediğini belirten uzmanlar, özellikle yazılım konusunda yaşanan güçlükler nedeniyle uçağın başta belirlenen performans kriterlerini karşılayıp karşılamayacağının da belli olmadığını ifade etti. Milli kriterler konusunda da tatmin edici gelişmenin sağlanamadığını kaydeden uzmanlar, ABD'nin de istediği gibi gitmeyen bir projeyle ilgili yazılı taahhüt veremediğine dikkat çekti.
Türkiye'nin milli uçak projesini başlattığına işaret eden uzmanlar, 2023 yılına kadar prototipinin üretilmesinin hedeflendiğini, bunun içinde önemli bir kaynağa ihtiyaç duyulduğunu hatırlattı. Ayrıca uzmanlar, Hava Kuvvetleri'nin 5'nci nesil olarak nitelen JSF'nin yanında 30 adet 4,5'nci nesil olan F-16 Blok50+ uçaklarının satın alındığını ve teslimatının devam ettiğini belirtti. Mevcut F-16'ların da bazı özellikleri hariç aynı seviyeye getirilmek üzeremodernize edildiğini kaydetti. Bütün bu gelişmeler olurken Genelkurmay, Hava Kuvvetleri ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın başlangıçta proje ile ilgili adımın ertelenmesine karar vermesine karşılık ilginç bir girişimde bulunulduğu öğrenildi.
Savunma Sanayi MüsteşarıMurat Bayar, Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Korgeneral Mehmet Emin Alpman,Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı KorgeneralNezih Damcı ve Hava Kuvvetleri Plan Prensip Başkanı Tuğgeneral İdris Aksoy'un son anda JSF uçağından sipariş vermeyi kararlaştırdıkları öne sürüldü. Uzmanlar ilk alınan uçaklarla ilgili çarpıcı bir dezavantaja işaret etti. Söz konusu ilk uçakların geliştirmemaliyetleriyle birlikte 200 milyon dolar civarında olduğunu belirten uzmanlar, sonraki alımlarda hem daha önce belirtilen riskin azaldığını hem de maliyetlerin düştüğünü kaydetti. JSF uçağının acil bir harekat ihtiyacı olmadığına dikkat çeken uzmanlar, Türkiye'yi acele karar vermeye zorlayan herhangi bir nedenin bulunmadığına işaret etti.
Harekât bağımsızlığı için söz veremediler
Projedeki gelişmeler konusunda en geç adım adam ülkenin Türkiye olduğu kaydedildi. 116 uçak almayı planlayan Türkiye'nin ise 2010 yılındaki Savunma Sanayi İcra Kurulu'na (SSİK) kadar projedeki gelişmelere sessiz kalması ABD raporlarına bile yansıdı. Raporlarda proje ile ilgili herhangi bir sipariş, karar ve takvim değişikliğine gitmeyen tek ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekildi. Türkiye, 2010 yılında JSF alım kararının milli isterlerin karşılanmaması gerekçesiyle gözden geçirilebileceğini belirtti. Bu arada başlangıçta ön görülen 10-11 milyar dolar civarındaki toplam maliyetin ise 16 milyar dolara yükseldiği anlaşıldı.
ENTEGRE EDİLEMEDİ
Bölgesel ve küresel etkinliğini her geçen gün artıran Türkiye'nin aldığı kritik silah sistemleri ile ilgili tam harekat bağımsızlığı elde etmeye çalıştığına dikkat çekildi. Ancak şu ana kadar tatmin edici bir gelişme sağlanamadı. Muğlak sözlerle konunun geçiştirildiği öne sürüldü. Bu çerçevede Türkiye, projede harekat bağımsızlığı için 'milli isterler' listesini şu şekilde belirledi:
Elektronik harp konusunda tam bağımsızlık.
Yeni geliştirilen milli sistem ve silahların JSF'e entegre edilebilmesi
Milli kripto sistemlerinin entegre edilebilmesi.
Otonom lojistik ve global lojistik destek konusunda coğrafi avantajı da göz önüne alınarak merkez haline gelme.
Üst seviye bakım kabiliyetlerinin ülkemize kazandırılması.
Uluslararası eğitim merkezi üssü olan Düşük görünürlük (hayalet uçak olma) özelliğinin ülkemiz tarafından idame ettirilebilmesi.
(Bugün / Güngör Ergün)