Paterson’ın Kadir Babası  

User Rating: 5 / 5

Star ActiveStar ActiveStar ActiveStar ActiveStar Active
 

Afyon Karahisar, Türkiye’nin en çok göç veren illerinden biri. Afyonkarahisar'ın nüfus olarak en büyük ilçelerinden Emirdağ'da, 1960'lı yıllardan itibaren yurt dışına göç başladı. Başta Belçika olmak üzere çoğunluğu Avrupa ülkelerine işçi olarak giden Emirdağlı gurbetçilerin sayısının günümüzde 150 bine yaklaştığı tahmin ediliyor. Emirdağlılar diğer ülkelere göre daha çok Belçika'da yaşamayı tercih ederken, bu ülkedeki Emirdağlı nüfusunun 120 bin olduğu belirtiliyor. Rotayı Amerika’ya çeviren Emirdağlılardan biri de Paterson’da herkesin ‘baba’ diye hitap ettiği Kadir Taşkın. O da diğer hemşerileri gibi Avrupa’ya gitmek üzere 1989’da yola çıktı. Hem Almanya hem de Amerika vizesi vardı. Bir arkadaşı Amerika’ya gel beğenmezsen buradan Almanya’ya geçersin dedi. Taşkın, 1989 yılında Paterson, New Jersey’e geldi. ‘’Geldiğim ilk günden beri de buradayım, bir yere gitmedim,’’ diyor.  

Dört kız, üç erkek 7 kardeşli bir ailenin en büyük ikinci çocuğu olan Taşkın, Emirdağ’a bağlı Gökçekaya’da (Geynik) 1955 yılında dünyaya geldi. Köyden 1965 yılında ilçeye taşındılar. İlçede ilk parasını kamyonlardan kiremit indirerek kazandı. 19.9.1979 yılında evlendi. 1980’de ilk çocuğu dünyaya geldi.   

‘’Paterson’a ilk geldiğiniz ne iş yaptınız?’’ sorusuna espriyle, ‘’Doktorluk yaptım, avukatlık yaptım. Ne var da ne iş yapacağız? İnsanlara baktım. Kahve kültürü var yemek kültürü yok. Kendi kendime bir şeyler yapacağım. İlk geldiğim gün boya işine götürdüler. Sonra bir daha gitmedim. Benzin istasyonunda hiç çalışmadım. Yemek açıklığını gördüm. Kendi işimi yapacağım, dedim.’’  

Paterson’da yemek servis eden Café İstanbul isminde bir mekânı 1990 yılında hizmete açtı. Kafenin zemin katı o yıllarda yolu Paterson’a düşenlerin yatakhanesi gibiydi. '’Gemiden atlayan gelen, JFK’e düşen beni arıyordu. Gidip havalimanından ya da nereden alınacaksa adamları alıyorduk. Dil bilen de yoktu fazla. Herkes bizim orada yattığı için kimin ne adamına ihtiyacı olsa bizim dükkândan alıp çalışmaya götürüyordu. Bedava herkes orada kalıyordu. Kadir babanın çiftliğiydi ama en sonunda 1995’te iflas ettim,’’ diyor. 

Toptan tatlı yapıp Brooklyn’deki marketlere sattı. O işinden de iflas etti. Wayne, New Jersey’de bulunan Willowbrook Mall’de bir İtalyan pizzacısında çalışmaya başladı. Pizza dükkanına gelen 13-14 yaşlarında bir kız Taşkın’ın iş hayatında rotasının değişmesine vesile oldu:  

‘’Bir gün pizzacıya küçük bir kız çocuğu geldi. Kızı Türk’e benzettim. Pizzasını yedi kalkıp gidecekken, ‘nerelisin’ diye sordum. ‘Türküm,’ dedi. ‘Burada ne yapıyorsun tek başına kızım,’ dedim. ‘Babam da burada çalışıyor,’ dedi. Babası mall’de mücevher işi yapan Süryani cemaatinden biriymiş. Babasına söylemiş, ‘bir Türk’le tanıştım’ diye. Babasıyla tanıştık. Kızın babası, bana bir gün ‘Kıymalı pide yapabilir misin?’ diye sordu. ‘Yaparım,’ dedim. Biri simit istedi, biri lahmacun sordu. Derken ben pizzacıda Süryani toplumundaki arkadaşlara Türk hamur işi ürünler yapmaya başladım.’’  

Taşkın, talebin yoğunluğunu görünce mekânın sahibinden geceleri dükkânda Türk hamur işi ürünleri yapmak için izin istedi. Ve Taşkın Bakery’nin ilk temelleri İtalyan pizzacıda Süryani komşulara pide yaparak attı. Geceleri yaptığı ürünleri gündüz market, kahvelere de dağıttı. Yaklaşık 1,5 yıl pizzacı da çalıştıktan sonra ekmek dağıtım işine girdi. Paterson’da halen Taşkın Bakery’nin mevcut yerindeki bir Arap fırınından ekmek alıp dağıtmaya başladı. Fırının sahibi, ‘’Burada sana yer vereyim sen de Türk ekmeği yap,’ deyince 20 metrekare büyüklüğünde dükkânın bir köşesini 1997 yılında 400 dolara kiraladı. Ancak cebinde un alacak parası yoktu. İlk ekmeğini veresiye aldığı unla yaptı. İlk gün 35-40 tane ekmek sattı. Para kazanınca da 10 torba un aldı: ‘’Unları alınca oturdum arabanın içinde ağladım. Amerika ben de varım burada.’’   

Makine olmaksızın elde ekmek yapma işine eşiyle birlikte devam ettiler. ‘’Saat ve gün mevhumu olmaksızın çalışıyorduk,’’ diyor. 

Dükkânda yan komşu olan diğer ekmek üreticisi Arap firma iflas edip ayrılınca binayı 11 Eylül’de tek başına Taşkın Bakery kiraladı. Zamanda üretim arttı. Günlük ekmek üretimi katlandı. İlk 400 dolar kira vererek 20 metrekaresini kiraladığı binayı satın aldı. Kafe bölümü ekledi. Halen 20 bin sq üzerine kurulu alanda yaklaşık 80 kişiye istihdam sağlıyor. Taşkın’ın beş kızı dahil tüm aile fertleri fırında çalışıyor. Aile ile çalışmak zor mu sorusuna, ‘’Aile ile bu işleri yapabilmek için bazen sağır, bazen kör olacaksınız,’’ diyor. 

Türk Amerikan toplumun içinde de aktif rol alan Taşkın, ‘’Bazısı balık tutmayı, bazısı golf oynamayı sever. Ben topluma hizmet etmekten zevk duyuyorum,’’ diyor.  

İlk açıldığı günden beri müşterisi olan Amerikalılar da var. Bazıları duygularını da direkt paylaşıyor: ‘’Buradaki ilk günlerimi bilen bazı Amerikalılar gelip sarılıp ağladılar. Helal olsun sana. Adım adım bugünlere geldin.’’