
Türk tasarımcılar olarak uluslararası çalışmalara önem verip bugüne kadar bugüne dek 40'a yakın ülkede proje ürettiklerini belirten Erdem, şöyle konuştu: "Türkiye'de, çevremizde giderek artan yabancı tasarımcılara olan ilgi, ulusal fiziksel planlama ve tasarım sektörünü olumsuz etkilemektedir. Ekibimizin başarılı olmasının altında benim peyzaj mimarı ve kentsel tasarımcı olmam, kardeşim Günay'ın da yapı mimarı olması yatmaktadır. Ülkemizde ne yazık ki, fiziksel tasarım ve planlama ile uğraşan mesleklerin birbirlerine yabancı olması, uzmanlık alanlarını yok saymaları nedeniyle, insanların yaşam alanlarının kaçınılmaz bileşenleri olan yapısal alanlar ve açık yeşil alanlar birlikte yoğrulamamakta ve yeterince uyumlu ve sağlıklı yaşam alanları oluşturulamamaktadır."
Günay Erdem de gelişmiş ülkelerde yarışma jürilerinin sadece mimarlardan oluşmadığını, kent halkından yöneticilerin görüşlerine kadar ciddi bir süreçten geçtiğini ifade etti.
Ödül aldıkları son yarışmada juri üyeleri içinde kentin yerel yöneticilerinin de bulunmasının projelerinin hızla uygulamaya geçirilme şansını artırdığını vurgulayan Erdem, bu sayede uygulama projesinin ilkbahara kadar tamamlanıp, ekim ayında yaya köprüsünün açılışının planlandığını kaydetti.
ORTAK YÖNLER VAR
Erdem, ödül aldıkları üç uluslararası yarışmanın birbirleriyle bazı ortak yönleri bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Üç projenin ortak özelliği yeşilin kenti şekillendirmesi. Reykjavik'te vadilerden gelen yeşil dokuyu limana kadar uzatıp buraya hayat katması, Vancouver'da da olimpiyatların yapıldığı Whistler Dağlarından yeşil ile birlikte şehre oksijeni getirilebilmesi temalarını işledik. Riverton'da da kasabayı ikiye bölen nehrin yeşil yaya köprüsü ile iki yeşil kuşağın birbirine bağlanmasını hedefledik.''
Ekibin proje yarışmalarındaki danışmanı Anadolu Üniversitesi Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Alper Çabuk da her üç yarışmada da kullanılan ''peyzaj şehirciliği'' kavramının dünyada Mc Harg'ın ''doğa ile tasarım'' felsefesinden hareketle başlayan ve peyzaj özelliklerine bağlı kentsel gelişim süreci arayışlarının, günümüz koşullarında optimize edilmiş yeni bir yorumu olduğunu ve özellikle Kuzey Amerika ülkelerinde bazı şehirlerin bu ruh ve felsefe ile planlandıklarını bildirdi. AA