Herkes Amerika’ya Mal Satmak İstiyor Ama Hiç Para Harcamadan

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 

Cemil Özyurt - This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it. - Türkiye’de hangi Türk şirket yetkilisi ile karşılaşsanız mutlaka bir Amerika’ya açılma isteğini görmek mümkün. Üretim yapan, ihracat yapmak için yol arıyor. İhracat yapan satışlarını artırmak, hizmet satan bir şubesini açıp büyümek için. Çok para kazanan da çocuklarının geleceği için. Kısacası herkesin bir Amerika planı var.

2001 yılından beri Amerika’dayım ve Türkiye’nin ihracatını yakın takip ediyorum. Türkiye’den gelen ihracatçı firmalarla da değişik vesilelerle bir araya gelip planlarını, projelerini dinleme fırsatı buluyorum.

2001 yılı sonunda Amerika’ya yapılan ihracat 3.1 milyar dolardı. Bu rakam 2015 sonunda 7.8 milyar dolara ulaştı. 2001’de Amerika’nın toplam ithalatı ise 1.2 trilyon dolardı. Yani 2001’de Amerika’nın toplam ithalatı içindeki payımız, on binde 25 idi. 2015 sonunda Amerika’nın çılgın ithalat alım gücü 2.2 trilyon dolara ulaştı. Biz sadece bu ithalatın on binde 33’ünü alabildik. Yüzde veya binde bir pay değil. On binde 33.



Gelin aynı sürede diğer ülkeler ne yapmış ona bakalım. 2015 sonunda Güney Kore’den Amerika’ya yapılan ihracat 71 milyar dolara ulaştı. 2001 yılında bu rakam 35 milyar dolardı. Yüzde 49.2 arttı.
2001 yılında Amerika’ya 22 milyar dolar ihracat yapan Malezya, 2015 sonunda yüzde 66 artışla 33 milyar dolara ulaştı. 
Polonya, 952 milyon dolar olan ihracatı, 2015 sonunda 5.6 milyar dolara çıkardı.
Aynı zaman diliminde, Brezilya 14.4 milyar dolardan 27.4 milyar dolara çıktı.
En çarpıcı ilerleme ise Vietnam'da. 2001'de sadece ABD'ye 1 milyar dolarlık ihracat yapan Vietnam, 2015 sonunda 38 milyar dolara ulaştı.
Ekonomi Bakanlığı’nın resmi sitesindeki verilere göre ihracat yapmak isteyene 11’den fazla destek programı var. Turquality, istihdam desteği, pazar araştırması desteği, fuar desteği gibi sıralanıp gidiyor.

Bu kadar teşvik ve desteğe rağmen sadece on binde 8 oranında artış size mantıklı geliyor mu?

Bu yazımı okuyan bir Ekonomi Bakanlığı veya hükümet yetkilisi varsa, 15 yıllık tecrübemle sabit ki, Amerika’ya verdikleri desteklerin hepsini kesmelerini tavsiye ederim.

Bu kadar kapsamlı destek programına karşın Amerika’ya hala on binde 33 oranında ithalat yapıyorsak, tüm devlet destek ve teşviklere nereye gidiyor? Ne işe yarıyor? İddia ediyorum, dünyanın her hangi bir coğrafyasında Türkiye kadar ihracatçısına destek veren başka da bir ülke yoktur. Yol parasından otel parasına, fuar desteklerinden, marka desteklerine kadar akla hayale gelebilecek her türlü alanda destek var. Peki neden ihracat artmıyor? Çünkü işadamı, ihracatçı büyük çoğunlukta kendi cebindeki parayı riske etmeden, ‘’Nasıl olsa devlet veriyor’’ mantığıyla iş yapıyor. İş batsa da çıksa da çok umru değil çünkü paralar Türkiye’deki vergi mükelleflerinin cebinden çıkıyor. İşadamları ceplerindeki paralarına dokunmadan mal satmak, ihracat yapmak, daha çok para kazanmak istiyor.

Bir işadamı tanıdığın bir sözü var: ‘’Teşvik kokain gibidir, karşıdaki verdikçe daha fazlasını ister.’’ Teşvikle ihracatı artırmak için aynı paketi tüm ülkelere aynı metotla uygulamak yerine, ülkelere göre farklı modeller geliştirmek mümkün. Mevcut teşvik yöntemi, Amerika’ya sözde iş yapmaya gelen ve turistik geziye dönüşen kalabalık heyetlerin otel, uçak masraflarını ödemekten öteye gitmez. Hangi fuara katılan işadamları ile bir araya gelsem, mutlaka ağızlarından ’’Devlet bize destek olmalı’’ sözünü duyuyorum. Devlet size daha ne yapsın? Hazine’den tahvil mi versin, Merkez Bankası’nın anahtarlarını mı?

Bu arada Amerika, hala Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında ilk beşte. Bu veri sizleri yanıltmasın. Dünyada üretilen ne varsa hepsini sünger gibi emen 310 milyon nüfuslu bir ülkeden bahsediyoruz.

Türkiye’nin icraa makamındaki yetkililere acizane tavsiyem, Amerika için Türkiye’de verdikleri teşviklerin hepsini bir kenara bırakıp gelip Amerika içindeki cengaverleri keşfetsinler.
Yani kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenen, beş kuruş devlet desteği olmaksızın başarıya ulaşmış, Amerikan sistemini ezberlemiş Türk girişimcileri. Eğer 10 yılda 5 tane 200 milyon dolarlık şirket yaratamazlarsa bir şey bilmiyorum. Beş yılda 1 milyar dolarlık şirket olan Chobani gibi markayı Amerika’da bir numara yapan şey, küçük işletmelere verilen 250 bin dolarlık Amerikan devlet destekli banka kredisiydi. Türkiye’de sadece gezilere ve otel masraflarına, fuar katılımlarına verilen milyonlarca dolar var. Türkiye’de teşviksiz artık nerdeyse adımını sokaktan dışarı atmayan girişimciler yerine, Amerika’da yaşayan Türk girişimcilere destek olsunlar. Hepsine de verdikleri teşvik karşılığı Türkiye’den mal ithal etmeyi şart koşsunlar. Zaten 2015 sonunda yapılan 7.8 milyar dolar ihracatın, yüzde 80’ini emin olun Amerika’daki Türkler Türkiye’den ithal ediyor.

Türkiye’de artık girişimciler ‘teşvik’ türüne göre şirket kurup iş hayatına atılıyor. ''Nasıl olsa devlet veriyor,’’ mantığıyla da işin iş dünyasında bir karşılığı var mı yok mu çok umursamıyor. Bu çıkmazı kırmayıp teşvikle mamalamaya devam ettiğimiz sürece Amerika’daki ithalatında on binde 33’ünü almaya devam edeceğiz. 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedefimiz de nostaljik bir anı olarak kalacak.