
Yurtdışında 6.5 Milyon İnsanımız Yaşıyor
Türkiye; bugün için ABD, Avusturya, Kanada gibi ülkelerin yanında Rusya ve AB dışında kalan İsviçre ve Norveç’i de dahil edersek 6.5 milyonluk bir kitleyi yurtdışında yaşatan bir ülke konumundadır. Göçün 50. yılında Türkiye olarak bu gelişmenin bir hesabını yapmamızda yarar vardır. “50 yıllık göç sürecinde yurtdışında yaşayan insanlarımızın ülkeye katkıları neler olmuştur?”, “Yaşadıkları ülkelerde ne gibi konumlarda yer almışlardır?”, “Artık yavaş yavaş geri dönmeye başlıyorlar mıdır?” gibi soruların incelenmesi gerekmektedir.
Çin ve Hindistan’dan Sonra Kendi Ülke Sınırları Dışında En Fazla Göçmen Bulunduran 3. Ülkeyiz
Çin ve Hindistan’dan sonra dünyada en fazla göç veren ülke konumundaki Türkiye takriben bugünkü nüfusunun %9’luk bir bölümünü yurtdışında yaşatmaktadır. Bu, ciddiye alınması gereken bir sayıdır. Orana vurduğumuz zaman yurtdışında göçmen olarak yaşayan Türklerin ülke nüfusuna göre oranı Çin ve Hindistan’ı terk ederek göçmen olarak başka ülkelerde yaşayan göçmenlerin ülke nüfusuna göre oranlarının çok daha üzerindedir.
AB sınırları dahilinde yaşayan 5 milyon 200 bin Türk nüfusu sayıca bugünkü Danimarka nüfusunu geçer, Lüksemburg nüfusunun 13 katına denk gelir ve Yunanistan nüfusunun ise yarısından fazlasını oluşturur. Bu benzerlikleri istediğimiz takdirde daha da artırabiliriz.
Yavaş Yavaş Geri Dönüşler Başlıyor
Genel olarak başta Almanya olmak üzere 2000 yılından itibaren Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz insanlarımızı belirli ölçüde geri dönmeye yönlendirmiştir. AB’nin 2011 yılının ikinci çeyreğinde %0,2 oranında büyüyebilmesi, Almanya’nın bu süreç zarfında ancak %0,1’lik bir büyüme hızı gerçekleştirebilmesi geri dönüşleri önümüzdeki yıllarda daha da artırabilir. Bugün Almanya’ya işçi olarak giden insanlarımızın çocuklarından oluşan 50.000 kişilik bir kitle Alman üniversitelerinde öğrenim görmektedirler. Sporda, kültürde, iş dünyasında ve politikada başarılı olan insanlarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır. Genel olarak 50 yıllık göç tarihine baktığımIz zaman bu gelişmeleri yarı dolu bir bardakla tanımlayabiliriz. Gerektiği zaman bardağın yarısını dolduran başarılarımızı sayabiliriz. Gerektiği zaman da bardağın boş tarafını tanımlamakta ve objektif olmakta yarar vardır. Almanya’da yaşamları sürecinde fazla kapital toplayamayan ve %30’u Almanya’da işsiz olan insanımızın yanında fakirlik sınırının altında yaşayan Almanyalı Türklerin oranı her geçen gün artmaktadır.
Başta Alman Göçmen Bakanı Maria Böhmer Olmak Üzere Bazı Alman Politikacıların Yanlış Göçmen Politikası Uygulamaları Türkleri Huzursuz Ediyor
Yabancı düşmanlığının, ırkçılığın arttığı ve İslamofobi’nin geliştiği bu yıllarda insanlarımız birçok güçlüklerle savaş vermektedirler. 2009 yılı verilerine göre AB’ye üye 27 ülkede yaşayan Türk kökenli göçmen sayısı 4 milyon 200 bini aşmış durumdadır. Bunların yaklaşık olarak 2 milyona yakın bir kitlesi içinde yaşadıkları ülkenin vatandaşlığını almış bulunmaktadırlar. Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’da azınlık olarak yaşayan ve içinde yaşadıkları ülkenin vatandaşı olan 950 bin Türk’ü de bu sayıya ilave ettiğimizde AB’de Türk kökenli göçmen ve Türk kökenlilerin ciddi bir konuma geldiğini söylemek mümkündür.
AB sınırları içinde yaşayan insanlarımız 50 yıllık göç tarihi süresince içinde yaşadıkları ülkelere uyum sağlamışlar ve endüstri toplumunun değerlerine göre yaşamlarını sürdürmektedirler. Buna karşılık kendi öz kültürlerini, dinlerini ve geleneklerini de sürdüren bu kitlenin uyumsuzluğu konusunda ortaya atılan teorilerin doğru olmadığı kanıtlanmış bulunmaktadır.