TÜRKİYE

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive

Hollanda Başkonsolosluğu'nun Türk adamları için vize yerine bildirim sistemine geçeceğini açıklamasının ardından hem Avrupa Birliği Bakanlığı hem de Türkiye dünyası, kararın Türkiye'ye uygulanan haksız vize duvarının yıkılması için önemli bir adım olduğunu belirtiyor.

 


 

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “Türkiye'nin sahip olduğu potansiyel karşısında üye ülkeler kayıtsız kalamayacaklardır” dedi. Hollanda Başkonsolosu Onno Kervers'in önümüzdeki günlerde Başkonsolosluk tarafından hazırlanacak resmi bir duyuru ile Türk adamlarından vize yerine sadece mesleki bildirim talep edeceğini açıklamasının ardından, Türkiye'de hükümet ve dünyasının hemen her kesiminden karara büyük destek geldi.

Hollanda'nın bu ilk olma niteliği taşıyan adımıyla ilgili soruları yanıtlayan Bağış, “Ülkemiz zenginleştikçe, kapalı tutulan kapıların tek tek açılacağını hep söylüyoruz. Türkiye'nin sahip olduğu potansiyel karşısında üye ülkeler kayıtsız kalamayacaklardır. Girişimlerimizin sonuç verdiğini görmekten memnununuz. Bizim asli amacımız AB'nin bütün Türk vatandaşlarına yönelik vize muafiyeti uygulamasını bir an evvel başlatmasıdır” şeklinde konuştu.

Türkiye vatandaşlarının vize konusundaki haksız uygulamalar karşısında haklarını hukuki yollardan aramalarının son derece önemli olduğunu vurgulayan Bağış, Hollanda'da adamları için vize muafiyetine giden yolda ilk adımların da yerel mahkemelere başvuran Türk vatandaşları tarafından atıldığını hatırlattı.
Bağış, şunları kaydetti:

“Bu konuda daha önce Harleem Mahkemesi ve Hollanda Danıştayı'nın almış olduğu karar da vardı. Şüphesiz alınan bu kararlar hukuki bir başarıdır. Vize uygulamasına karşı sessiz kalmayarak hukuki haklarını arayan vatandaşlarımızı bir kez daha tebrik ediyorum. Avrupa Birliği Adalet Divanı ve bazı üye ülkelerin mahkemeleri, vatandaşlarımızın haklarını teslim eden kararlar alıyorlar.

İnanıyorum ki, Hollanda'da kazanılan başarının arkası gelecektir. Hollanda'nın, hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde Danıştay'ın verdiği kararı uygulaması diğer AB üyesi ülkelere de örnek teşkil etmelidir. Bundan 400 yıl önce Sultan 1. Ahmed tarafından Felemenk Cumhuriyeti'ne gönderilen fermanla bizim Hollanda ile kardeşlik fermanımız da yazılmıştı.

Şimdi bu kardeşlik fermanını gelecek nesillere de sarsılmadan aktarmak için büyük bir hassasiyeti Hollandalı dostlarımızla karşılıklı olarak ortaya koyuyoruz. Vize konusunda gelen olumlu yaklaşımlar da bunun bir tezahürü olarak görülebilir.”

“Krizden kurtuluşun yolu Türk adamları”

Vize muafiyetinin sadece Türkler için değil krizdeki Avrupa ülkelerinin ekonomik sorunlarının çözümlenmesi için de önemli olduğunu vurgulayan Bağış, “Bugün de kriz içerisindeki Avrupa ülkelerine Türkiye'nin bereketini aktarıyoruz. Onlar da bizim bu bereketimizden faydalanmanın yollarını arıyorlar. Çünkü bugün artık Türk adamları dünyanın dört bir tarafında yatırım yaptıkları her ülkeye zenginlik ve kalkınma götürüyor. Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomik krizden kurtulabilmeleri için çare Türkiye'dir, Türk adamlarıdır” şeklinde konuştu.

Bağış, “Şimdi Hollanda'nın bizim adamlarımızın potansiyelinden faydalanmak için böyle bir adım atması mantığın gereğidir. Bu tür adımlar önemlidir, ancak kalıcı değildir. Bunlar geçici ve kolaylaştırıcı adımlardır. Bizim nihai hedefimiz sadece Hollanda ile değil, Türk vatandaşlarının Avrupa'ya vizesiz seyahat edebilmelerini sağlayacak vize muafiyetidir. Zaten Komisyon'la başlattığımız vize muafiyet görüşmelerinin içeriği ve hedefi de budur. Mevcut vize uygulamasının ne hukuki ne siyasi ne insani açıdan hiçbir mantığı yoktur” değerlendirmesini yaptı.

Hollanda kararı sonrası dünyası da umutlu

Hollanda'nın kararı Türk dünyasında da heyecan yaratırken, diğer Avrupa ülkelerinin de bu kararı takip edeceği yönünde bir beklenti oluşturdu.
Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, “Diğer Avrupa ülkeleri de bu kararı takip eder. Avrupa'nın şu anda içerisinde bulunduğu ekonomik durum, Türk dünyası ile daha yakın çalışmasını gerektiriyor. Bunun içinde bu yönde arayışları devam ediyor. Bu uygulamaların başarıları görüldükçe zannediyorum vize diğer boyutları ile de değişir ve daha sonrasında tamamen kaldırılma sürecine girer. Biz bunu önemli bir basamak addediyoruz” diye konuştu.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı da, “Türkiye'nin Avrupa ile ticari ve ekonomik ilişkilerinin son derece kuvvetli olmasına rağmen, malların ve kişilerin serbest dolaşımını amaçlayan Gümrük Birliği anlayışına ters olan vize sorunu güncelliğini korumaktadır. DEİK olarak bu meselenin çözüme kavuşturulması için yoğun bir lobi faaliyeti içindeyiz” dedi.

Yırcalı, AB üyesi ülkeler tarafından atılan vize kolaylaştırıcı adımları takip ettiklerini belirterek, “Bu tür adımlar olumlu karşılanmakla birlikte, Türk dünyasının asgari taleplerini karşılamaktan uzaktır. DEİK olarak, yakalamış olduğu istikrar ile Avrupa'nın büyüme motoru haline gelen Türkiye ile AB arasındaki pozitif gündem ile vize konusunun bir an önce kalıcı çözüme kavuşturulmasını bekliyoruz” diye konuştu.

“Fransa, İtalya ve Malta'yla anlaşmalar imzaladık”

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş da, Hollanda'nın kararından umutlu olduğunu belirterek, “Benzer kararların diğer AB üyesi ülkeler tarafından da alınması ve sadece adamlarının değil tüm Türk vatandaşlarının AB ülkelerinde serbest dolaşım hakkına sahip olması umuyorum” dedi.
İTO'nun uzun zamandır Türk adamlarının kolay vize alması için çalıştığını vurgulayan Yalçıntaş, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu karardan evvel, Fransa, İtalya ve Malta'yla anlaşmalar imzaladık. Bu anlaşmalar çerçevesinde herhangi bir adamı odamıza müracaat ettiğinde bizim onlara verdiğimiz bir belge ile çok daha kısa zamanda, çok girişli vize alabiliyor. Yine benzeri bir anlaşmayı Hollanda ile de imzalamak üzereyiz. Önümüzdeki günlerde Hollanda ile imzalayacağımız bu anlaşma çerçevesinde, Türk adamları Hollanda'ya çok giriş çıkışlı vize alabilecekler.

Gerek Avrupa'nın içerisinde bulunduğu ekonomik kriz, gerekse Türkiye'nin ekonomik ve siyasi anlamda güçlü bir aktör haline gelmesi, Avrupa'daki Türkiye algısını şüphesiz olumlu yönde etkilemekte ve bu etki de AB kararlarını etkilemektedir. Kararın diğer ülkeler örnek olmasını bekliyorum.” (AA)

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive

 

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, 150 yıl hayale sadece 18 ay kaldığını açıkladıUlaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, ''150 yıl gerçekleşmesini beklediğimiz rüyamızın hayata geçmesi için önümüzde sadece 18 ay kaldı. Cumhuriyetimizin 90. yılında 29 Ekim 2013'te çifte bayram yapacağız. Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümünde büyük rüyamız Marmaray'ın da açılışını yapacağız'' dedi.

 

 

Yıldırım, yaptığı açıklamada, Marmaray Projesi'nin 150 yıldır gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi.
 
''Marmaray'a olan sevdamız, 1860 yılında Sultan Abdülmecit'in mühendis Preault'ya, proje hazırlatmasıyla başlamıştı'' diyen Yıldırım, Mühendis Preault'ın, Sarayburnu ile Üsküdar arasında, ayaklar üstünde tasarladığı batık tünelin, arabalar için değil yayalar için olacağını, ancak o günün teknolojisiyle bu tünelin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını anlattı.
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla bu projeyi tozlu raflardan indirdiklerini ve çağın gereklerine uygun olarak yeniden tasarladıklarını ifade eden Yıldırım, ''(Bu yol yaya yolu olmayacak, demiryolu olacak) dedik. Adını da Marmaray koyduk. Bu projeyi dünyanın en saygın projelerinden biri haline getirdik ve 9 Mayıs 2004 tarihinde projenin temelini attık'' diye konuştu.
 
Kazı sırasında ortaya çıkan Arkeolojik buluntular nedeniyle çalışma takvimini 2013 yılı sonuna uzatmak durumunda kaldıklarını belirten Yıldırım, her iki yönden çalışmalara devam ederek sonunda projenin tüp tünel kısmında son aşamaya geldiklerini söyledi. Yıldırım, şöyle konuştu:
 
''Arılıkçeşme-Kazlıçeşme bölümünün ilk ray kaynağını attık. 150 yıl gerçekleşmesini beklediğimiz rüyamızın hayata geçmesi için önümüzde sadece 18 ay kaldı. Cumhuriyetimizin 90. yılında 29 Ekim 2013'te çifte bayram yapacağız. Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümünde büyük rüyamız Marmaray'ın da açılışını yapacağız.
 
Ancak şunu unutmamak gerekir. Marmaray Projesi'ni sadece İstanbul'un iki yakasını birleştirmek için yapmadık. Marmaray'ı dünyayı birleştirmek, dünyanın iki yakasını birbirine bağlamak için yaptık. Çünkü Marmaray, Demir İpekyolu Projesinin sadece bir ayağı. Marmaray'ın diğer ayakları olan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi, İstanbul-Ankara Yüksek Hızlı Tren Projesi ve Ankara-Sivas Hızlı Tren Projelerini de yavaş yavaş tamamlıyoruz. Bu anlamda Marmaray, sadece Bakanlığımın değil, sadece hükümetimizin değil, milletimizin bir projesidir. Pekin'den Londra'ya uzanan güzergahta bulunan ülkelerin projesidir. Dünyanın üzerinde titrediği bir projedir. Adım adım sona yaklaşıyoruz.''
 
Projenin tarihçesi
 
İstanbul Boğazı'nın altından geçecek bir demiryolu tüneli ile ilgili düşünce, ilk olarak 1860 yılında ortaya atıldı. Tünel, deniz dibi üzerine inşa edilen sütunların üzerine yerleştirilen tünel olarak planlandı.
 
Bu tür fikirler ve düşünceler, izleyen 20-30 yıllık dönem içerisinde daha ileri düzeyde değerlendirildi ve 1902 yılında benzer bir tasarım geliştirildi. Bu tasarımda İstanbul Boğazı'nın altından geçen bir demiryolu tüneli öngörüldü, fakat bu tasarımda, deniz dibi üzerine yerleştirilen bir tünelden bahsedildi. O zamandan bu yana, çok farklı fikir ve düşünceler denendi ve yeni teknolojiler, tasarıma daha çok özgürlük kazandırdı.
 
İstanbul'da doğu ile batı arasında uzanan ve İstanbul Boğazı'nın altından geçen bir demiryolu toplu ulaşım bağlantısının inşa edilmesine yönelik istek, 1980'li yılların başlarında giderek arttı ve bunun sonucunda 1987'de ilk geniş kapsamlı fizibilite etüdü gerçekleştirilerek, raporlandı. Bu çalışma sonucunda, bugün projede belirlenen güzergah, bir dizi güzergah arasından en iyisi olarak seçildi.
 
1987 yılında ana hatlarıyla belirlenen proje, izleyen yıllar içerisinde tartışıldı ve yaklaşık 1995'te, daha detaylı etüt ve çalışmaların gerçekleştirilmesine ve 1987'deki yolcu talebi tahminleri dahil olmak üzere fizibilite etütlerin güncellenmesine karar verildi. Bu çalışmalar, 1998 yılında tamamlandı, elde edilen sonuçlar, daha önceden elde edilen sonuçların doğruluğunu göstererek, projenin İstanbul'da çalışan ve yaşayan insanlara birçok avantaj sunacağını ve şehirdeki trafik sıkışıklığıyla ilgili olarak hızla artan sorunları azaltacağını ortaya çıkardı.
 
1999 yılında Türkiye ve Japon Uluslararası İşbirliği Bankası (JBIC) arasında bir finansman anlaşması imzalandı. Bu kredi anlaşması, projenin İstanbul Boğaz Geçişi bölümü için öngörülen finansmanın temelini oluşturdu.
 
Bu kredi anlaşması, rekabete dayanan ihale yöntemiyle seçilecek olan bir uluslararası müşavirler grubunun teminini de kapsıyor. Seçilen müşavir olan Avrasyaconsult, Mart 2002'de proje için İhale Dokümanlarını hazırladı.
 
İhaleler, uluslararası ve ulusal yüklenicilere ve/veya ortak girişimlere açık olarak gerçekleştirildi.
 
2002 yılında boğaz tüp geçişi ve yaklaşım tünelleri ile 4 istasyon inşaatını kapsayan sözleşme BC1 Demiryolu Boğaz Tüp Geçişi İnşaatı, Tüneller ve İstasyonlar işi ihale edildi, ihaleyi alan ortak girişim ile Mayıs 2004'te sözleşme imzalanarak Ağustos 2004'te işe başlanıldı. Bu sözleşme için 2006 yılında JICA ile ikinci bir kredi anlaşması imzalandı.
 
Ayrıca, projenin önemli bölümlerinin finansman anlaşmalarının düzenlenebilmesi amacıyla, Avrupa Yatırım Bankası (AYB) ile 2004 ve 2006 yıllarında Banliyö Demiryolu Sistemlerinin (CR1) finansmanı için 2006 yılında ise Demiryolu Araçları İmali (CR2) finansmanı için kredi anlaşmaları imzalandı. Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (CEB) ile de 2008 yılında CR1 sözleşmesinin finansmanı için, 2010 yılında ise CR2 sözleşmesinin finansmanı için kredi anlaşmaları imzalandı.
 
Sözleşme CR1 Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi ve Elektro-Mekanik Sistemler işi 2006'da ihale edildi (Önyeterlilik ilahesi 2004) ihaleyi alan ortak girişim ile Mart 2007'de sözleşme imzalanarak Haziran 2007'de işe başlanıldı, Temmuz 2010'da fesh edildi. Fesih süreci ve yüklenicinin başvurusu üzerine başlayan ICC Tahkim süreci devam ediyor.
 
Sözkonusu işin Sözleşme CR3 adı altında yeniden ihale süreci, Temmuz 2010'da Uluslararası İhale ilanının yayınlanması ile başlamış olup Ocak 2011'de teknik teklifler açılacak. Sözleşme CR2 Demiryolu Araçları Temini işi 2008 yılında ihale edildi (Önyeterlilik ilahesi 2007) ihaleyi alan ortak girişim ile Kasım 2008'de sözleşme imzalanarak Aralık 2008'de işe başlanıldı. AA

Facebook

Youtube