Amerikan Savaş Stratejisi: Sana Bir Özgürlük Savaşı Hediye Edeyim mi!

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 
Meksika, İspanyol, 1. Dünya, 2. Dünya, Vietnam, Irak, AfganistanAmerika'nın son 170 yılda karıştığı savaşlar. Amerika'nın taraf olduğu savaşlarda kullandığı bir teknik var. Yüzyıllardır değişmeyen ancak her defasında - tarih çabuk unutulduğundan olsa gerek- tekrarlanan ve halkı kolayca ikna eden bir taktik. ''Savaşın gerekli olduğuna halkın inandırılması.'' Amerikan kamuoyununun savaşlara nasıl hazırlandığına, halkla ilişkiler ve pazarlamanın son 170 yılda nasıl yapıldığına bir göz atalım. 

1846-48 MEKSİKA-AMERİKA SAVAŞI
Amerika'nın sınırlarını genişlettiği ilk savaşlardan biri, bugunkü California, Nevada, Arizona ve New Mexico eyaletlerini topraklarına kattığı 1846 Meksika-Amerika Savaşı'dır.

Aslında Texas'ın ilk sahibi olan Meksikalılar, 1830'larda topraklarında ihtiyaç duyduğu insan gücünü sağlamak için göçmen almayı kabul etti. Nüfus arttıkça Batı'ya doğru giden yeni göçmenler Texas'ta kendilerine yurt edindi. Zamanla sayıları arttı, memnuniyetsizlikleri çoğaldı. Meksika hükümetinin eyaleti yönetiminden memnun olmayan Amerikalı ve Meksikalılar birlikte Meksikan hükümetine karşı ayaklandı ve bağımsızlıklarını ilan etti. Yani göçmen olarak geldikleri topraklarda ev sahibini beğenmez oldular.

Amerika topraklarının kendilerine Tanrı'nın bir lütfu olduğuna ve işgalin ilahi bir anlam taşıdığına inanan Amerikan Başkanı James Polk, Meksika ile ABD arasındaki sınır anlaşmazlığını bir sebep olarak kullanıp 11 Mayıs 1846'da Meksika'ya savaş ilan etti. Gerekçe, Meksikalıların Amerikan sınırını geçip Amerikalılar'ı öldürmesiydi. Oysa Meksikalılar'a göre de akın yaptıkları topraklar kendilerinindi. Kongre'de ciddi bir muhalefet olmasına karşın savaş başladı ve kısa sürede Meksika yenilgiye uğradı. Meksika'nın en büyük destekçisi İspanya kendi dertleriyle meşguldü ve Amerika karşısında da Meksika'ya da yardımcı olamadı. Amerikan Başkanı'nın Kongre'deki konuşması dönemin şartlarında en etkileyici propaganda aracıydı ve Amerikan topraklarında Amerikalıların öldürülmesi affedilemezdi. 

1898 İSPANYOL-AMERİKA SAVAŞI
Peki Küba'nın Amerika vesayetine girmesini, Porto Rico ve Guam'ın tazminat olarak ABD'ye bırakılmasını, Filipinler'in de 20 milyon dolar karşılığı ABD'ye teslim edilmesini sağlayan 1898 İspanyol-Amerikan Savaşı neden çıkmıştı dersiniz?

Washington, DC'de görevli bir İspanyol diplomatın Amerikan Başkanı McKinley'i küçümseyen mektubunun Hearst Dergisi'nde yayınlanması. Bunu takiben Kübalıların İspanyollara karşı ayaklanması sırasında Amerikan çıkarlarını korumak üzere Havana'ya gönderilen ABD'ye ait USS Maine isimli savaş gemisinin batırılması. 160 Amerikan askerinin ölümü. Gemiyi kim batırdı dersiniz? Amerikan Donanması'na ait websitesi geminin kimin batırıldığının hala çözülemediğini söylüyor. (While the cause of this great tragedy is still unsettled…) Ancak geminin batırılmasından sonra çıkan savaş ve elde edilenlere bakıldığında savaşı İspanyollar dışında herkes çıkarmış olması muhtemel!

1917 - 1. DÜNYA SAVAŞI'NA GİRİŞ
Yüzyıl değişti, 1800'ler geride kaldı peki 1900'lerdeki savaşlara Amerika nasıl katıldı? Yüzyılın ilk büyük savaşı 1. Dünya Savaşı 1914'te çıkmıştı ama ABD 1917'ye kadar savaşa girmedi. 2 Nisan 1917'de Amerikan Başkanı Woodrow Wilson, Almanya'ya karşı savaş ilan etti. Gerekçe ne olsa beğenirsiniz? 7 Mayıs 1915'te ABD-İngiltere arasında yolcu taşıyan RMS Lusitania isimli İngiliz gemisinin bir Alman denizaltı tarafından batırılması. Batan gemide toplam 1198 yolcu öldü, 128'i de Amerikalı'ydı. Bir saniye! Bu gemi batırılma hikayesi size bir yerden tanıdık geliyor mu? 1898 İspanyol Savaşı'na da benzer bir gerekçe ile girilmemiş miydi? Tesadüf diyelim!!! 1912'de ilk kez başkan seçilen ve 1916 seçimlerini tekrar kazanan Başkan Wilson, ''Çocuklarımızı Savaştan Uzak Tutacak Adamı Yeniden Seçin'' sloganını kullanılmıştı. (“Re-Elect The Man Who Will Keep Your Sons Out Of The War.”)
 
Başkan'ın seçim propagandasına rağmen, Amerikan kamuoyu batırılan Lusitania gemisi ile 1. Dünya Savaşı'na giriş için hazırlandı. 2008 yılında geminin batığı İrlanda yakınlarında gün ışığına çıkarıldı. Dalgıçlar gemide 4 milyon adet Amerikan yapımı Remington marka mermi buldu. Bulgular Almanların, geminin mühimmat taşıdığı tezini doğruladığı gibi, geminin 18 dakika gibi çok kısa sürede batmasının gemide patlayan bu mermiler olabileceği iddia edildi. 'Gemiyi gerçekten Alman hücüm botları mı batırdı, yoksa İngiltere Amerika'yı savaşa sokmak için bilerek mi batmasına göz yumdu?' hala tartışma konusu. Ancak o dönem gemiye herkesin gözü önünde yüklenen mühimmat Alman casusların da dikkatinden kaçmamıştı. Hatta ABD'deki Alman Büyükelçiliği gemi batmadan iki hafta önce gazetelere ilanı vererek İngiltere-ABD arası yolcu taşıyan Müttefik gemilerinde yolculuk yapılmamasını tavsiye etti. Hatta iddialar öyle bir noktaya geldi ki, geminin kaptanının Alman hücüm botlardan kaçmak bir yana bizzat üzerlerine gittiği, zigzaglar çizerek kaçmayı bile denemediği söylendi. Gemiyi kimin nasıl batırdığı bir muamma olarak kalsa da kime yaradığı çok net belli!

1941 - PEARL HARBOR BASKINI
Amerika'nın 2. Dünya Savaşı'na girmesine neden olan 7 Aralık 1941 Pearl Harbor Baskını ile ilgili sayısız film, dizi, belgesel çekildi. Gözü kara Japon kamıkazelerin Hawai'deki askeri üsse nasıl saldırdığını, 18 gemi, 188 uçak ve 2 bin askeri öldürdüğünü bilmeyen yok. Ancak bilinmeyen ya da gizlenen bir diğer gerçek de, olaydan Amerikan birimlerinin haberdar olmasına karşı önlem almaması.

Başkan Roosevelt (FDR) saldırıyı ustaca provoke edip önceden saldırıyı biliyor olmasına karşın Hawaii'deki komutanları uyarmadığı Amerikan komplo sitelerinde, kitaplarında yer alıyor. Hatta Amerikan Deniz Kuvvetleri Amirali Robert A. Theobald, Amerikan ve İngiliz üst düzey yetkililerin saldırıyı bildiğini iddia edenlerden.

Savaş öncesi Gallup şirketi tarafından yapılan ankette 2. Dünya Savaşı'na karşı olan Amerikalılar'ın oranı yüzde 88'di. Avrupa'da savaşa girmeye karşı olan Kongre'yi ve Amerikan kamuoyunu ikna etmek için bir sebebe ihtiyaç vardı.  Pearl Harbor bu karşıtlığı giderdi. İlginçtir Roosevelt, 1. Dünya Savaşı'na uzun süre girmemekle övünen ve bunu seçim kampanyasında oya dönüştüren Başkan Wilson gibi, ''Çocuklarınız yabancıların savaşına gönderilmeyecek'' (''Your boys are not going to be sent into any foreign wars.") sözüyle 1940 başkanlık seçimlerinde oy toplamıştı. Pearl Harbor'la da sözünü yutmamış oldu!!!

1962 - KÜBA'DA YARIM KALAN NORTHWOOD OPERASYONU
1961'de Castro'nun Küba Devrimi'ni alaşağı etmek için Domuzlar Körfezi (Pigs of Bay) çıkarmasında başarısız olan ABD, 1962'de Küba'ya savaş açmak ve uluslararası kamuoyu önünde köşeye sıkıştırmak istedi. Bunun için ABD Genel Kurmay Başkanı Lyman Lemnitzer tarafından ''Operation Northwoods'' adı altında bir plan hazırlandı ve Başkan John F. Kennedy'e sunuldu. Plan Amerikan askeri ve sivil hedeflere saldırılar, uçak kaçırmalar ve bombalamalardan oluşan bir dizi terörist aktiviteden oluşuyordu. Amerika kendi masum vatandaşlarını öldürerek Küba'ya savaş açmanın yollarını arıyordu. Küba, 1962 yılında kendisine açılabilecek olası bir savaştan Kennedy sayesinde kurtuldu.  Kennedy, planı red etti. Belki de savaş isteyen 'Derin Amerika' tarafından da bu yüzden öldürüldü!

1964 - VİETNAM'DA DA GEMİ BATTI
1955-1975 arası 20 yıl boyunca milyonlarca insanın ölümüne neden olan Vietnam Savaşı'nda askeri operasyonlar nasıl hızlandırıldı? Halk nasıl hazırladı dersiniz? Yukarda okuduklarınızdan çok farklı değil. 1955'ten itibaren Amerikan gündemine giren ancak Kennedy döneminde öncelikler arasında hiçbir zaman ilk sıralarda yer almayan Vietnam Savaşı, Kennedy'nin ölümünden sonra gündemin birinci sırasına oturdu.

Tarihe Tonkin Körfezi Olayı, (Gulf of Tonkin Incident) olarak geçen hayali bir olayla Vietnam macerası Amerikan gündeminin ana maddesi oldu. 2 Ağustos 1964'te Vietnam Demokratik Cumhuriyeti'ne ait torpido botlarının iki ABD destroyerine ateş açtığı iddia edildi. Olaylarda 3 Vietnam torpido gemisi hasar gördü, dört Vietnamlı asker öldürüldü, altısı yaralandı. Olaylarda hiçbir Amerikan askeri yara almadı. Taraflar arasında ikinci çatışmanın 4 Ağustos 1964'te gerçekleştiği iddia edildi. 2005 yılında Amerikan Ulusal Güvenlik Birimi'nin (NSA) olayla ilgili gizliliği kaldırdığı araştırmada 4 Ağustos'taki olaya karışan Vietnamlı askeri gemi olmadığı açıklandı. Kennedy'nin öldürülmesinden sonra  başkanlığa getirilen Lyndon B. Johnson, Vietnam'a Amerika'nın ağırlığını koyması gerektiğini düşünüyordu, nitekim olmayan çatışmayı sebep göstererek Vietnam'a daha fazla asker ve silah göndermek için Kongre'den onay aldı.

2003 - IRAK VE AFGANİSTAN İŞGALİ
Savaşa girme sebebi olarak gösterilen 19. ve 20. yüzyıldaki alışkanlıklardan 21. yüzyılda vazgeçildi mi? Herkesin hatırladığı 11 Eylül 2001 saldırıları gösterdi ki, 'hayır'.

11 Eylül 2001 saldırılarından sonra Irak ve Afganistan işgal edilmiş, 11 Eylül saldırısı ile hiçbir bağlantısı olmamasına rağmen Irak, Nijer'den sözde uranyum zenginleştirici ithal ettiği ve kimyasal silah bulundurduğu gerekçesi ile Birleşmiş Milletler nezdinde köşeye sıkıştırılmıştı. Dünyanın gözünün içine bakarak yalan söylenmiş, yüzbinlerce masumun öldüğü kirli bir savaş başlamıştı.

Biraz filmi geriye saralım. Kamuoyu Irak ve Afganistan işgaline nasıl hazırlanmıştı? 1997 yılında, Dick Cheney, I. Lewis Libby, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Eliot Abrams, John Bolton ve Richard Perle'nin de aralarında bulunduğu bir grup ''Cumhuriyetci Şahin'' tarafından 'Project for the New American Century' (PNAC), adıyla Washington, DC merkezli bir think-tank kuruldu. Bu kurum 90 sayfadan oluşan ve Amerika'nın yeni yüzyılda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlatan ''Amerika'nın Savunmasının Yeniden İnşaası'' (Rebuilding America's Defenses) raporunu  Eylül 2000'de kamuoyuna açıkladı.

Raporu hazırlayan think-tank'ın yönetiminde yer alan isimler aynı zamanda Bush yönetiminde 8 yıl ülkeye hükmetti. Dick Cheney Başkan Yardımcısı, Lewis Libby, Cheney'nin ulusal güvenlik yardımcısı, Donald Rumsfeld Savunma Bakanı, Paul Wolfowitz Savunma Bakan Müşteşarı, Eliot Abrams Ulusal Güvenlik Danışmanı, Joh Bolton Silahlı Kuvvetler Genel Sekreteri ve Richard Perle Savunma Politika Kurumu eski başkanıydı. Bu isimler 2001'de başkanlık koltuğuna oturan George W. Bush'un A takımıydı. 1. Körfez Savaşı'nı çıkaran Baba Bush'un oğluna mirası yöneticilerdi. Rapordaki bir cümle uzun süre tartışmaları da beraberinde getirdi: ''Yeni Pearl Harbor gibi birleştirici felaketler olmazsa, Amerika'nın dönüşüm süreci devrimci değişimleri beraberinde getirse bile, uzun sürmesi muhtemeldir.'' ( Further the process of transformation even if it brings revolutionary change, is likely to be a long one, absent some catastrophic and catalyzing event - like a new Pearl Harbor.)  Yani halkı gaza getirecek büyük bir olay planlamazsak, Amerika'nın dönüşümüne karkı sağlayacak işleri kısa sürede yapamayız. Öyle hemen Irak ve Afganistan'a giremeyiz.

18. ve 19. yüzyılda gemi batırılarak savaşlara hazırlanan kamuoyu 21. yüzyılda uçak kaçırıp binalara vurdurularak çılgına çevrildi.

Tüm bu operasyonlar ''ülke çıkarı''nı (national interest) esas aldığını söyleyen politikacılar ve onların fikir babaları tarafından hayata geçirildi. Ülke çıkarları milyonların ölümüne, sakat kalmasına, sürgüne gitmesine, hastalanmasına, evsiz kalmasına sebep olsa da, ulusların kendi mutluluğu için başkalarına neler yapabileceğini göstermesi açısından önemli. Bugün Osmanlı İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü 600 yılda uyguladığı dış politika ile 200 yıldır dünyaya yön veren İngiltere ve ABD'ninkini kıyaslayınca belirgin bir fark göze çarpıyor: İnsan ve adalet faktörü. 'Ulusal çıkar' maskesi altında zayıflara her türlü muameleyi reva görenlere karşı güçsüzlerin kendi kaderlerini çizme ve birbirleriyle dayanışma dışında bir seçenekleri kalmıyor. Tabii ona da egemen güçler izin verdiği ölçüde. 

Cemil Ozyurt
2 Ocak, 2014
New York
@cmlzyrt

Facebook

Youtube