Medyanın “Trash Box”ları...Kuş Cıvıltısı mı, Internet Sızıntısı mı?

Star InactiveStar InactiveStar InactiveStar InactiveStar Inactive
 
Teknolojinin değişimi anlık…Bu anlık değişim, olacakların tahmin ve yorumunu imkansız kılıyor. Ben bu yazıya başladığım andan itibaren, yüzbinlerce tweet (1) milyonlarca followers (takipçi) tarafından görüldü ve yuvarlama çubuğunun alt taraflarındaki yolculuğuna çıktı bile. Düşüncelerim,  okuyucuya ulaşamadan eskidi, anlatacaklarım anlamsızlaştı, geride kalmış ve unutulmuş terimler olarak elektronik çöplükteki yerini buldu . Yazılar, ne daktilodaki klavyeler kadar vurgulu, ne de romandaki sözcükler gibi etkili; onlar, elektronik ekrandaki likit kristallerin kimyasalları kadar uçucu. Düşünce yüklü mürekkepler, elektronik mıknatısların onları çektiği yere gidene kadar miladını dolduruyor. Fikir vuruşlarının ömru, klavye darbeleri ile ekranda yansımaları arasıdaki zaman kadar kısa, onlara ulaşabildiğimiz kadar uzak…


Yazımın girişi hepimizi mecra tüketim makinesi haline getiren dijital medyanın bizlerde bıraktığı izleri anlatıyor. Çok değil sadece 20 yıl önce tekilden çoğula olan iletişimin, artık çoğuldan çoğula doğru değiştiği dünyamızda, “yeni medya” içinde yer alan dijital ortam çılgınlığının geldiği nokta, hepimizi şaşkına çeviriyor. Artık bu ortamda, ne “eşik bekçileri” (2) ne de haberleri bizler için eleyen editörler var. Sosyal medya, sosyal ticaret derken, her yerden sızıntı başladı. Sakın 2010 yılının en önemli çevre felaketinin, Meksika körfezindeki petrol sızıntısı olduğunu sanmayın. “What I know is…”(wiki) ile başlayan sızıntılar, sırmalı koltuklarında oturanlar için, bambaşka bir çevre felaketi olmaya aday. Üstelik onları temizleyecek doğal madde, henüz bulunabilmiş değil.

 

Mikro günlük siteleri, reklam ajanslarının merceği altına girdi

 
Haberler, habere konu olanların yarattığı metin sözcüklerinden ibaret gibi gözüksede, takip edildikleri okuyucu kitlesiyle etkin olmaya aday. Nasıl mı? Mikro günlük siteleri, medya ajanslarının, reklam verenlerin, kurumsal iletişimcilerin merceği altında.Henüz Türkiye’de pazarlama çalışmalarına geçilmedi ancak pekçok ülkede, mikro günlük sitelerinin popüler profilleri, takip edildikleri kişi sayısı kadar değer kazanabiliyor ve daha da ötesi ciddi bir gelir kapısı olabiliyor. Neden olmasınki? Üstelik bu sadece ticari kazançla sınırlı kalmıyor. Bir siyasetçinin hizmet verdiği seçmenine ulaşmasında büyük bir kolaylık sağlıyor.

İşte size çarpıcı bir örnek: Newark, New Jersey eyaletinin en büyük şehirlerinden biri ve aynı zamanda ABD’de suç oranının en yüksek olduğu yerleşim yeri. Geçenlerde Facebook'un sahibi Mark Zuckerberg’in, ABD’nin en çok izlenen programı Oprah Winfrey Show’da Newark okullarına 100 milyon dolar bağışladığını açıkladığı sırada, yanında o şehrin belediye başkanı Cory Booker da vardı. Medyanın tüm nimetlerini kullanan Başkan Booker, aslında tam bir dijital iletişim uzmanı gibi çalışıyor. Facebook’un patronu ile projeler geliştirirken, mikro günlük sitesi twitter’da da aktif olarak yer alıyor.

"Tekno Başkan" ve "Dijital Sandık"


Belediye başkanı Cory Booker’ın bu sitedeki takipçilerinin sayısı bu ay 1 milyon 66 bin. Belki ilk seçimlere kadar 2 milyonu geçebilir. Düşünebiliyor musunuz ? Hiçbir seçmenin seçim meydanına gitmesine gerek yok. Zaten bu “Tekno Başkan” 1 milyon kişiyi kendi dijital meydanında toplamış bile.Yakında dijital seçim bayrakları ve oy sandıkları da yaparlarsa hiç şaşırmayın.

Artık herkes herkesin hayatı içinde, her hayat başkalarının kullanımına açık. Ocak ayında Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, sitesi kullanıcılar hakkında gittikçe daha fazla bilgiyi ortaya koyarken, gizliliğin standart bir özellik değil, özel bir seçenek olduğunu ifade ediyor ve “İnsanlar artık yalnızca daha fazla ve daha farklı bilgileri paylaşmaya yanaşmıyor, aynı zamanda daha fazla kişiye de bu bilgileri sunma eğilimindeler”diye ekliyor.

Evet, özel hayat bu kadar gözler önüne serilmişken, bunu kariyer planlamalarında kullanmaya çalışan firmalara kocaman bir “dur’ gelebiliyor. Son olarak, “Almanya, işverenlerin, olası çalışanlarını Facebook üzerinden incelemelerini yasakladı ve Federal Ticaret Komisyonu online gizliliği düzenlemek için “takip etme”butonu önerdi.”(3) Sadece bu örnek bile, internetteki bilgi gücünün hem uçuculuğunu hem kalıcılığını aynı anda nasıl bir araya getirdiğini hayretler içinde seyretmemize sebep oluyor.

 

"Dijital Kimlik" mi, "Sosyal Kimlik" mi?

 
Serverlarda (sunucularda) saklı bilgiler, dünyanın neresinde olursanız olun karşınıza çıkabiliyor.Toplantılarda tanıştığımız kişinin isim ve soyadını öğrenmek ile elimizdeki telefondan o kişinin şeceresini çıkarmak  arasındaki sure gittikçe kısalıyor. Sanayileşmeyi tamamlayıp 4.dalga toplumuna doğru yol alan batının birbirinden kopuk grupları, internet ile birlikte dijital sosyalleşmeyi yeniden keşfediyor ve bu keşfin keyfini tüm dünyaya yaşatıyor. Dalga dalga her köşeye ulaşan sosyal ağ, kişileri adeta ‘dijital kimlik’ sahibi yapıyor, orada olmayanlar kimliksiz ve dışlanmış bir ‘sanal görünmezlik’ içinde kalabiliyor. Sadece sosyal hayattan değil, okul arkadaşlarından, iş arkadaşlarından ve sonrasında ticari hayattan kopabiliyor. Kısa bir zaman içinde, iş piyasasındaki başarı bile sosyal ağlardaki dijital tanıtım becerileri ile anılmaya başlayacak gibi gözüküyor.


Dijital literatüre yeni özlü sözler eklenmeye başlıyor. Bunlardan biri de bana ait: “Bana facebook’unu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim..!


Ertan Turhan

18 Ocak 2011


Not: Global Pazarlama İletişim ajansı McCann Erickson İstanbul tarafından organize edilen
"Social Media Week" Şubat ayında İstanbul'da düzenleniyor. Gelecek yazımda tüm detayları ile birlikte
gelişmeleri anlatıyor olacağım...

 





 

 

(1)Mikro günlük sitesi twitterdaki kullanıcıların yazılarına verilen ad, kuş cıvıltısından gelen deyim)

(2)Eşik bekçisi kavramı Kurt Lewin’in 1947’de evle ilgili yiyecek alışverişi kararlarını ele alan bir çalışmasına dayanır. Enformasyonun her zaman eşik alanları olan bazı kanallardan geçerek aktığını, enformasyon ve malların kanallarda ilerlemesine, bu akış içerisinde kişisel eşik bekçileri tarafından karar verildiği varsayılır.

(3)Bloomberg Business – Ocak 2011


Fotoğraf: Mayor Cory Booker’s Flickr Stream

Facebook

Youtube