Jimmy Cuneyt Gurkan - GYİAD (Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği) Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı, ENERJİSA yatırımcı ilişkileri müdürü İlkay Demirdağ ile New York’ta buluştuk. Hedefleri ve vizyonu olan, sosyal sorumluk konusunda hep aktif bir isim İlkay Demirdağ. İTÜ Mimarlık mezunu. Yüksek mimar. İş hayatına inşaat sektöründe proje mimarlığı yaparak başladı. Sonra İngiltere’ye gitti. Beş sene Londra’da hem master yaptı, hem çalıştı. İngiltere’de mimarlıktan daha çok finans ve bankacılık konularının kendisini heyecanlandırdığını farketti. Mimarlığın hep kendisine fayda sağladığını, faklı bir gözle detayaları değerlendirdiğini söylüyor. Klasik bir finansçı olmadığını vurguluyor. İngiltere’de bulunduğu şirket içinde finans bölümüne geçerek M&A sektöründe yoğunlaştı. 2010 yılında Türkiye’ye döndü. Akfen firmasında üç yıl çalıştı. Oradan Bahreyn’e giderek orda bir sene geçirdi. Bahreyn’i çok değişik bir tecrübe olarak nitelendiriyor. ''Halk misafirperver ama çok ufak bir ülke ve doğulu expat dolu bulunduğundan biraz bana dar geldi,'' diyor. Sıcak havanında kendisi için sınırlayıcı olduğunu söylüyor. Dünyanın her yerine giderek kendim olmayı başarabilirim diyecek kadar özgüveni var. Bahreyn’den Türkiye’ye döndüğünde Çalık Holding’de M&A departmanında çalıştı. Şu anda EnerjiSa’da yatırımcı ilişkileri yöneticisi olarak çalışıyor.
New York’ta HSBC Finans etkinliğindeki hedefiniz nedir?
İşimiz sürekli yatırımcılarla bir araya gelmek, halihazırda bize yatırım yapmış şirketlerle ilişkileri geliştirmek, yeni yatırımcılar bulmak, projeksiyonları değerlendirmek, farklı fonlarla görüşmek için buradayız.
Sizin dışınızda Türkiye’den hangi firmalar burada?
Koç Holding, Tüpraş gibi şirketlerde burada.
Başka hangi ülkelerde ve bölgelerde bu tür finans etkinliklerine katılıyorsunuz?
Her ay Londra, Dubai, New York, İstanbul gibi farklı ticari merkezlerde etkinliklere katılıyoruz.
En verimli bölge neresi sizin için?
Londra bizim için en verimli olan şehir şu anda. ABD’nin bakış açısı biraz değişmiş durumda. Biraz daha zor ABD yatırımcısının Türkiye’ye gelmesi. Emerging marketler içinde riski yüksek olarak değerlendiriyorlar bizi.
Sizin birçok sivil toplum örgütü ile sosyal sorumluluk çalışmalarınız da var. Biraz o yönünüzden bahseder misiniz?
Üniversite’den mezun olduğumdan beri STK’larda aktif görevler aldım. 18 yaşımdan beri STK’larda çalışıyorum. Londra’da olduğum dönemde de bu şekilde devam etti. Türkiye’ye döndüğümde GYİAD yönetim kurulu üyeliğine başladı. Başkan yardımcısı olarak kadın çalışma gurubunu kurdum. 25-45 yaş arasındaki hem profesyonel çalışanları hem de girişimcileri bünyesinde bulunduran, Atatürkçü, iş hayatındaki kadın ve erkeklerin önlerini açacak, vizyon katacak çalışmalar yapan bir dernek.
Ne tür etkinlikler, çalışmalar yapıyorsunuz?
Şu anda GYİAD’da 17.dönem, dönüşüm temasıyla yönetime geldik. Kişiden başlayıp, kurumlara yansıyan, topluma dokunan bir dönüşüm. Kişideki dönüşümü kadınla ilişkilendirdik, kurumdaki dönüşümü de dijitalle, toplumdaki dönüşümü de sanatla. Üç çalışma grubu kurduk. Kadın, sanat ve dijital. 1.5 senedir Türkiye’deki kadın konularında çalışan etkili kurumalardan biri olduk. İş insanları konularında çalışan çok dernek var ve biz de kuruluşumuzdan itibaren etkili işlere imza attık. KAGİDER, TURKİSH WİN gibi kurumlar da bizim gibi güzel projelere imzalar atıyorlar. Kadınla ilgili o kadar çok sorun var ki, ne kadar STK çalışsa da tam çözümler üretilemiyor. Biz aslında Kadın STK’si değiliz ama gayet güzel işler başardık.
Yeni proje neler var?
Eylül’de lansmanı olacak, kurumları harekete geçirecek bir video yapmak için bir senedir çalışıyorum. Önce bir prodüksiyon ekibi ve senaryo ekibi kurduk, 1.5 dakikalık bir film çektik, içinde 24 tane Türkiye’deki çok önemli noktalardaki iş insanları, sanatçılar ve sporcular var. Bütün vaktimi, emeğimi, paramı bu işe harcadım. Post prodüksiyon devam ediyor, birkaç dilde altyazı da yaptıracağız, biraz daha globale taşımak istiyorum. Birleşmiş Milletler ‘de birlikte çalışma düşüncemiz var. Çok değerli isimler destek verdi projeye. Lansmanımızda Doğuş’la çalışacağız, sinemalarda gösterilmesi söz konusu. Kütlesel fonlama kanallarını kullanacağız ve organize bir şekilde kadın girişimcilere yönlendireceğiz.
İş güç konuştuk, hadi biraz sizi tanıyalım. Hiç denemek istemeyeceğiniz bir meslek?
Veterinerlik
Hakkınızda en büyük ön yargı nedir?
Çok güçlü görünüyorum ama duygusalım
Son bir yıl içinde en çok utandığınız an?
Gerçekten aklıma bir şey gelmedi. Bunu düşünüp döneyim size
Sizce en büyük tabu nedir?
Çok zor sorular bulmuşsunuz, aklıma gelmedi hiç bir şey.
New York’ta en beğendiniz mekan?
New York’u o kadar iyi bilmiyorum.
Soruların son 5 tanesine cevap vermediniz bu arada. En sevdiğiniz İstanbul mekanı?
Çok yer var. Karaköy lokantası, Four Seasons oteli, boğazda Kıyı balıkçısı.
En son ne zaman ağladınız?
Yakın zamanda ağlamışımdır. Geçen hafta ağladım mesela.
En gıcık olduğunuz huyunuz nedir?
Ani tepki vermek.
En sevdiğiniz yemek?
Mantı.
5 yıl sonra kendinizi nerede, ne yaparken görüyorsunuz?
Kesinlikle kadınlarla ilgili bir şey yaparken görüyorum.
Sizce başarı nedir?
Geçen gün bunu TİNK’te çocuklarla konuştum. Başarı bence herkesin kendisine göre tanımlaması gereken bir şey. Eski ve yeni başarı tanımım arasında fark var. Benim için başarı, kendini gerçekleştirdiğin ve bunu yaparken de huzurlu olduğun anlar.
İlkay Demirdağ olmasaydı, dünya da ne eksik olurdu?
Ne kadar zor sorular bunlar (gülüşmeler). Ben olmasam samimiyet olmazdı. Bütün samimiyet benim demiyorum ama, etrafımda yani
Kendinizle ilgili gurur duyduğunuz özelliğiniz?
Kafama koyduğumu yapıyorum. Bu konuda iyiyim yani.
Bundan sonraki röportajımız için sizden bir soru alabilir miyim?
Nasıl fark yaratmak istersiniz, neyle fark yaratırsınız?
Peki size de soruyorum bunu, nasıl?
Ben zaten bunu hayatımda yapmaya çalışıyorum. Dokunduğum insanlarda samimi bir ilişki kurmaya çalışıyorum ve gerçek duygulara ulaşmaya çalışıyorum.
Çok teşekkür ediyorum.